VELİ ALTINKAYA


FARUK GÜVENTÜRK VE BİR YİĞİT KADIN

Gündem - Veli Altınkaya


/resimler/2017-9/5/1511305140885.jpg

Faruk Güventürk, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Kayseri´de Doğu Menzil?Komutanı olarak görev yapmış. İhtilalin Örfi İdare (Sıkıyönetim) komutanı da olan Güventürk, Kayseri´de görev yaptığı süre içerisinde özellikle muhafazakarlara yönelik tavırs ve eleştirileri ile hep tepki toplamış.

1960 ihtilali sonrasında Said-i Nursi´nin mezarının Urfa´dan gizlice Isparta´ya götürülmesi özellikle muhafazakar camianın gündemindeydi.

Faruk Güventürk, ihtilalden sonra İstanbul?Sıkıyönetim?Komutanı, 7. Kolordu Komutanı ve nihayet Kayseri Doğu Menzil?Komutanı olarak?görev yaptığı esnada Said-i Nursi ve Nurculuğa yönelik çok keskin ve katı tavırları ile bilinir. Bunu kendisi hatıralarında uzun uzun anlatır. Yüzlerce nur talebesini, Güventürk  sıkıyönetimin verdiği yetki ve emirle cezaevine koydurmuştur.

Hatta bu esnada Güventürk´ün Cumhuriyet Gazetesi´ne yaptığı bir açıklama adeta Türkiye´de gündem oldu. Güventürk, Cumhuriyet Gazetesi´ne verdiği beyanatta, ?Nurcular?komünistlerden daha tehlikeli; hatta Nurcular yeşil komünisttir? demişti.

Bunun üzerine Said-i Nursi´nin talebelerinden olan Muzaffer Deligöz ve bir grup arkadaşı İzmir´de çıkarttıkları gazete ile (1964) Güventürk´e hitaben, ?Sen şerefli Türk Ordusunun bir paşası değil, komünistlerin maşasısın´ diye yazılar yazacaktır.

O gazete Kayserililer tarafından İzmir´den getirtilerek dükkan dükkan dağıtılmıştır.

Deligöz´e göre Güventürk, ?Görev yaptığı her ilçeye Atatürk heykeli diktirmek ve başta Nurcular olmak üzere  dindarlarla uğraşmak, onlara halkın gözü önünde hakaret etmek ve bu konuda yazılar yazmakla? maruftur...

Yeri gelmişken belirtelim Güventürk daha sonra görev yaptığı Anadolu illerindeki tespitlerini de paylaştığı uzunca bir??Din Raporu´ hazırlamış. Sonrasında da ?Din Işığında Yobazlık ve Atatürkçülük´, ?Atatürkçülük ve Nurculuk´ gibi eserlere de imza atmıştır.

Derdimiz Güventürk´ü anlatmak değil, bayramın 2. günü toprağa verdiğimiz bir yiğit kadını anmak...

Ama, izin verin Güventürk´ten bir-iki cümleyle daha bahsedelim.

Güventürk, Kayseri Doğu Menzil?Komutanı iken Tümgeneral rütbesindeydi. Daha sonra korgeneral oldu ve orgeneralliğe terfi ettirilerek kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edildi.

27 Mayıs ihtilali ülke geneline olduğu gibi, Kayseri´ye de çok büyük acılar bırakmıştı. Menderes ve arkadaşlarının idamının yanısıra, Bayar ve diğer DP´lilerin?Kayseri Cezaevine gönderilmesi nedeniyle olsa gerek, adeta Güventürk de Milli Birlik?Komitesi tarafından özellikle Doğu Menzil?Komutanlığı´na atanmıştı.

Güventürk, Kayseri´de görev yaptığı sürece DP´nin devamı olarak kurulan Adalet?Partililerden hep tepki gördü. Çoğu zaman sıkıyönetim nedeniyle bu tepkiler yüksek sesle dillendirilemedi. Buna karşın Paşa, CHP´lilerin kahır ekseriyeti tarafından da destekleniyordu.

Güventürk ve Kayseri ile ilgili bir hatırayı daha nakledip asıl konumuza gelelim.

Bugünlerde İstanbul´da aklı-evvel bir AK?Partili, dünyanın yuvarlak değil tepsi gibi olduğunu söylemiş. O boşboğazlık bayramda çokça haber yapıldı...

O tarihlerde Kayseri´de de bazı isimler dünyanın yuvarlak değil, düz olduğunu söylemiş. Bunu duyan Güventürk  sözleri sarfeden  Kayseriliyi ucağa almış ve tam 4 saat havada dolaştırdıktan sonra, ?Tamam şimdi inandım dünya yuvarlakmış´ cevabını alınca yere indirmiş derler.

........

Celaleddin?Karakılıç´ı belli yaşın üzerindeki Kayserililer yakından tanır. Kayseri İmam Hatip?Lisesi´nde 1962-1966 yıllarında müdürlük yapan?Karakılıç, ayrıca yurdun bir çok yerinde de benzeri görevlerde bulundu. Celaleddin?Hoca, Diyanet İşleri Başkanlığında da önemli hizmetler yaptıktan sonra, Kayseri´ye tekrar döndü ve yıllardır müdürlük yaptığı İHL meslek dersleri öğretmenliği ve serbest vaizlik görevlerinde bulundu.

Yeri gelmişken belirtelim, Celaleddin?Karakılıç, Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü´nün (bugünkü ilahiyat fakültesi) kuruluşuna öncülük etmiş, Kayseri ve yurt genelinde binlerce talebe yetiştirmiş bir gönül insanıdır. Celaleddin Hoca, Kayseri ve Türkiye´ye verdiği hizmetler nedeniyle gönül dünyamızda her zaman müstesna bir yere sahip olmuştur.

Celaleddin?Karakılıç´ın eşi Sebahat Karakılıç, bayramın birinci günü 91 yaşında vefat etmiş. Aynı akşam haberi alınca oğlu Münip?Karakılıç dostumuzu arayarak, başsağlığı dileğinde bulundum. Bayramda köylerde (Sarız- Yahyalı) olmam hasebiyle cenaze namazına da katılamadım.

Meğer Sebahat Hanım da eşi Celaleddin Hoca gibi, imam hatip lisesinde meslek dersleri öğretmenliği yapmış. Vefat haberini de, bizim meslek büyüğümüz olan bir talebesinden almıştım.

Güventürk Paşa´nın ?Din?Raporu´nda da imam hatiplerin sayısının çok olduğu ve yenilerinin açılmaması gerektiğine vurgu yapılmıştı.

Paşa bir gün imam hatip öğrencileri ve öğretmenlerinin de bulunduğu ortamda dini konulara merakından ve o alanda kendince araştırmalar yaptığı için heyecanlı bir nutuk sıkıyor.

Konuşmasında sık sık Kuran-ı Kerim´i kaynak göstererek muhtelif ayetlerden bahsediyormuş. Dinleyenler arasında  imam hatip lisesi meslek dersi öğretmenlerinden  Sebahat Karakılıç da varmış. Hoca Hanım, oturduğu yerden Güventürk Paşa´ya  müdahale ederek demiş ki:

-Paşam sizin biraz önce  Kuran-ı Kerim´i kaynak göstererek ayet diye sarfettiğiniz cümleler, bizim Kitabımızda yok. Yoksa siz bu sözleri İncil veya Tevrat´tan mı aldınız?

Salonda buz gibi bir hava esmiş...

Güventürk yanındakilere kendisine tepki gösteren, daha doğrusu kalabalığın içinde bozan  bu kadının kim olduğunu sormuş.

İşte bayramın birinci günü 91 yaşında vefat eden ve ikinci günü de toprağa verilen Sebahat?Karakılıç, böyle bir iman ehli, yiğit?anadolu kadınıydı.

Allah rahmet eylesin. Keşke kendisini tanıma fırsatı bulsaydım.