H. Ali YILDIRIM


Eski Türk Filmleri ve Kişilik Etkisi

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


/resimler/2019-10/20/1520507589364.jpgHani şu eski Türk filmleri vardı, ?Nayır-Nolamaz? derler ve Anadolu şivesini beceremezlerdi ya, işte onlar. Genelde üç ana karakteri vardır, biri kolay para kazanan, kasıntı ve narsisist iyi adam (!), diğeri hain-kötü adam, diğeri de Cinderella (Pamuk Prenses) taklidi, melül melül boşluğa bakan, hayata niye geldiğini anlamamış, kendinden haberi olmayan, boynu bükük bir kadın. Bu kadın gülme özürlüdür, hep üzüntü içindedir, olumlu bir şeyi ne bilir, ne yaşar ne de yaşatır. Bu filmlerin sizden beklediği şey, karakterlerden biri ile özdeşim kurmanız yani öykünmenizdir. Erkek iseniz, hain ve kötü olmamak adına mecburen kasıntı ve narsisist karakteri, kadınsanız, çaresiz ve üzülgen Cinderella´yı benimseyeceksiniz, o zaman için amaç bu?

Bu filmlerin teması, hayalcilik, çaresizlik ve pasiflik, sonucu ise kendi gerçekliğinden uzak, öykünülmüş, edilgen ve negatif kişiliklerdir. Bunun içerisinde; kötü kadercilik, küskünlük, kabuğuna çekilmek, kendini yok saymak, kararsızlık, şaşkınlık, zayıflık, yönsüzlük, kös kös kurtarıcı beklemek, sevdiğine ulaşamamayı yaşam biçimi saymak, devleti sevimli karakol amiri zannetmek gibi çocuksu kök inançlar vardır. Diğer taraftan servis edilen, ?Boynu bükükler?, ?Kaderim Böyle İmiş?, ?Acıların Kadını?, ?Ben doğarken ölmüşüm? gibi depresif tabanlı, cayır cayır negatif yanan arabesk müzik te, bu olumsuz dip duyguların perçini olmuştur. Bu yaşam tarzının Adı; ?Olumsuz ve çaresiz yaşama eğilimi? ise, Soyadı; ?Öğrenilmiş güçsüzlükle sorgulayamama çıkmazı?dır. (Fotoğraftaki kadının umutsuz, acı dolu ve boşluğa bakan yüz ifadesine bakın.)

Bu filmler bir proje ise adına, yoğun acı hissinin verdiği körlük ile sanal bir kötü kaderi hayalde sahiplenmeyi erdem sayan ?duygusal dönüşüm? projesi denilebilir. Sonuç ne oldu? Kim bilir kaç nesil sunulan bu negatif sanal gerçekliği içselleştirdi, bardağın dolu tarafına bakamadı, gerçeği göremedi, büyüyemedi, kendisi olamadı, kafası karıştı, hayatla baş etme becerisi zayıfladı ve böylece içe kapanık, depresif, pasif ve belirsiz bir kurtarıcıyı bekleyen umutsuzlar haline geldiler. İnsanlar böylece ?acıya meyilli olmak? tuzağına düştüler, rahmetli halam film acıklı değilse izlemezdi. :))) Bu filmlerden ilham alan ebeveynlerin çocuklarına istemeden ne aşıladıklarını veya o zamanki çocukların kendilerine nasıl bir benlik örmüş olabileceğini siz tahmin edin?

Sanatçıların bunların farkında olduğunu sanmıyorum, onlar sadece sanat (!) yaptılar. Fakat Şener ŞEN ve Müjde AR´ın başrol aldığı bir film ise bu temayı hicvetti, farkındalık yaratıp kararı izleyiciye bırakarak bir nevi itiraz etmiş oldu. Bir internet kanalından ?Arabesk? filmini izlerseniz hangi ruh hali ile dalga geçildiğini ve ne söylediğimi anlayacaksınız. Bu filmi izleyip ?çok saçma? diyerek hicvi anlamayanlar bile oldu, inanın buna?

Günlük yaşamdan örnek: Geçen yıl bir gün dolandırıcıları apartmanın dışına çıkardım. Ben polisi ararken, 60 yaşlarında bir komşu yanıma yaklaşıp ?Boş ver efendilik bizde kalsın? beylik lafını etti, hem de vakarla, ba-ba-ba-ba-ba! Ama bu kişinin 30 yaşlarındaki kızı, 5 yaşındaki çocuğunu göstererek, ?Baba, adam çocuklarımızı koruyor ya?? diyerek çıkıştı. İşte bahsettiğim pasif ve çaresiz model bu 60´lık adamdır. Toplumda kaç milyon kişiler bilmiyorum ama çok olduğu kesin. Böyle bir çaresizliğin bir sebebini yukarıda anlattım, nasıl yayıldığı hakkında bir fikir sahibi olmak için ?Beş Maymun? isimli yazımı okuyabilirsiniz?

Özetle, eski Türk Filmleri hiçbir zaman ?Hayatın olumlu taraflarını gör, sev ve çalış? mesajı vermediler. Aksine ?Pasifliğe sığın, acıya meyilli ol, duygu sömürüsü yap, günah keçisi bul, onu ya da kaderini suçla ve çaktırma? mesajını yüklediler. Buna ?Mükerrer başarısızlık saplantısı? deniyor. Bunu özümsemiş olanların kendi durumunu fark etmeleri zor bir şey. Bulaşıcı olduğu için, çevresinde bu formatta kişiler olduğunu düşünenlerin iç dünyasını şöyle bir yoklayıp hayata bir de tersinden yani olumludan bakmayı denemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Bu birçoğu için olumlu yaşamaya yeniden başlamanın sevincini tetikleyebilir?