VELİ ALTINKAYA


ERDOĞAN, DAVUTOĞLU VE AKŞENER


Dün bu köşenin Kulis?Bulvarı bölümünde ?Beyhude Çırpınışlar? başlığı ile bir yazı yazdım... O yazıyı aynen aktardıktan sonra, yeni diyeceklerimizi diyelim...
İşte dünkü yazı:
?İki kardeş, baba ile oğul, anne ile kızı da zaman zaman aynı konularda farklı düşünebilir. Şimdilerde AK?Parti ve Erdoğan muhalifleri son MKYK kararına da atıfta bulunarak akıllarınca ?fitne kazanı? kaynatıyorlar. Demiyorum ki Erdoğan ve Davutoğlu bir ?Ruh ikizi gibi? her konuda aynı düşünüyor. Bazı konularda itilaflarının olduğu muhakkak. Ama, ülkenin içinde bulunduğu durum ve yanıbaşımızda olanlar, ikilinin sağduyu ile hareket ederek millete hizmet noktasında itilafları ittifak haline dönüştüreceğine inanıyorum. AK?Parti´nin Lideri Erdoğan´ın da, Genel Başkanı Davutoğlu´nun da ?fitne için tırnak sürten? güruha, bu partiye umut bağlamış Türkiye ve dünyadaki milyonların beklentileri dolayısıyla asla fırsat vereceğine inanmam... Siz de inanmayın...?
Bu satırları yazdığım dakikada Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz muhtarlarla buluşmasını gerçekleştirmemişti... Başbakan´la randevusu ise malum dün akşam saatlerindeydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın karizmatik bir lider olduğu kesin. Seven, sevmeyen herkes O´nun liderliğini teyit ve teslim ediyor. Erdoğan karizmasına bağlı olarak ?zor bir? lider de aynı zamanda. O´nunla yakın çalışmanın güçlükleri de var...
Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı iken Erdoğan´ın kendisine genel başkanlık, dolayısıyla başbakanlık teklif ettiği dönemde hepimizden iyi tanıyor ve biliyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı.
Erdoğan ve Davutoğlu arasında bazı sıkıntıların olduğu artık saklanamaz hale geldi... Bu sıkıntıların her iki ismin çevresindeki bazı danışman kadrolarının da maalesef körüklediğini zannediyorum.
Erdoğan´ı veya Davutoğlu´nu sevin veya sevmeyin, Türkiye´nin bu kritik süreci sükunetle götürmesi gerek...
Ülkemiz geçtiğimiz yıl iki seçim yaptı. 1 Kasım´da millet, Erdoğan ve AK?Parti´ye ?terör başta ekonomik sıkıntıları giderin? talimatı verdi. Sandıktan çıkan sonuç böyle okunmalıydı. Nitekim halkın ?güven ve istikrar? için iradesini böyle tecelli ettirdiği söylendi...
Haklı-haksız bir yana, Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki itilafın, boyutu ne olursa olsun bu ülkeye, millete asla fayda getirmez.
Aslında AK?Parti 2007 anayasa referandumunda bir yanlış yaptı. O gün 27 Nisan muhtırasını verenler ve 367 garabetini ortaya koyanlar, AK?Parti´yi erken seçime zorlayarak, cumhurbaşkanını halka seçtirecek anayasa referandumuna mecbur bırakmıştı...
Türkiye keşke o gün başkanlık sistemini de oylasaydı...
Halkın seçtiği, hem de % 52 gibi bir oyla seçtiği cumhurbaşkanı ile başbakan arasında her zaman itilaf çıkar... Eğer bugün aynı rahle-i tedristen gelen Erdoğan ve Davutoğlu arasında devlet yönetiminde itilaf yaşanıyorsa, önümüzdeki yıllarda bu durum yönetilemez olur.
Erdoğan´ın cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu´nun başbakan olduğunu döşünün... Sezer, Meclis içinden seçilmişti. Hem de rahmetli Ecevit önermişti. Anayasa fırlatma noktasına ikili nasıl geldi hatırlayın.
Türkiye´nin bugün içinde bulunduğu durum asla bir hükümet değişikliğini kaldıramaz. Açık söylüyorum; Davutoğlu´nun ayrılması halinde (Erdoğan yerine kimi işaret ederse etsin) Türkiye ekonomik ve siyasi olarak çok ağır bir bedel öder...
Gerçekten yazının girişinde de belirttiğim gibi, Türkiye´nin birlik ve beraberliği, istikrarını sadece bu ülke değil diğer coğrafyalarda yakından takip ediyor.
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu arasındaki itlafların giderileceğini ve ikilinin en az 2019 yılındaki seçimlere kadar yollarına devam edeceği kanaatindeyim. Hele hele MHP´de bir kongre yaşanır da Meral Akşener partinin başına gelirse, bu hem Erdoğan´ın, hem de AK?Parti´nin siyasi geleceği açısından çok daha fazla önem kazanır. Yani Akşener´li bir MHP´nin rakibi Davutoğlu´lu AK?Parti olur. Aksi, AK?Parti içinde, Erdoğan-Davutoğlu ikilisi için de iyi olmaz.

?HARFLERİME SEVGİ EKTİM´
Ortaokul ikinci sınıfta (1974) başladım yazmaya... 35 yıldır da yazarak ve yorumlayarak ekmeğimi kazanıyorum. Ama bu yazının başlığı bana ait değil. Bizim yazılarda da ara ara harfler sevgi ile yükleniyor. ?Harflerine Sevgi Eken? bir Hanımefendi. Yasemin?Avanoğlu Aydoğan... Hanımefendi´nin (Yazarın) adını ilk kez İstanbul´daki Kayserililer?Derneği başkanlığında duymuştum. Sonra Sümer?Lisesi Mezunlarının buluşmasında aktif görev aldı. Ayanış Yayınları arasında neşredilen, ?Harflerime Sevgi Ektim? adlı eseriyle Yasemin Avanoğlu Aydoğan, şiir ve nesirle karışık ruh dünyasındaki duygularını harfe dökmüş. Bunu yaparken sevgi ile yoğurmuş harfleri, kelimeleri, sözcükleri ve nihayet satırları... Ve bu kitap öyle vücut bulmuş. Eline, diline sağlık Hanımefendi.

MIŞ? MİŞ? MUŞ?
00- Kayserili bir siyasetçi AK?Parti´deki sıkıntının aşılması noktasında ?lider-genel başkan? nezdinde önemli ve etkin girişimlerde bulunuyormuş.
00-Halef-Selef cumhurbaşkanlarının Kayseri ziyareti 4 Haziran´da gerçekleşecekmiş.
00-Yarın Kayseri´ye gelecek olan KKTC eski Cumhurbaşkanı Eroğlu önemli mesajlar verecekmiş.
00-Üniversiteler belediyeler ve bazı kamu kuruluşlarına yönelik, yakın bir tarihte ?Paralel?Memur? operasyonları? yapılabilirmiş.
00- 30 yıldır Say-Kınaş ve Kınaş adıyla inşaat yapan firma adını ?arven? olarak değiştirmiş.

 


4 MAYIS 2016 KAYTV HABER paylaşan: kaytv