ASIM CENGİZ GÜR


EN GÜNCEL MESELEMİZ-2

EN GÜNCEL MESELEMİZ-2


En güncel meselemiz olan ölüm ile ilgili notlar aktarmıştık, dünkü yazımızda. Ebedi olmayan, gelip geçici bir hayat sürüyoruz. Günler, aylar, yıllar hızla akıp gidiyor. Daha “anne”, “baba” der ve büyükleri neşelendirirken bir bakıyoruz ki ihtiyarlamışız, belimiz bükülmüş. Bir gün de, “emanet”i almaya gelivermişler. Unuttuğumuz, unutmaya çalıştığımız ölüm geldiğinde, “Eyvah! Zaman ne kadar çabuk geçmiş” diyor, yapmamız gerekip de yapmadıklarımızı, yapmamamız gerekip de yaptıklarımızı bir filim gibi gözümüzün önünden geçiriyoruz amma, artık iş işten geçmiş oluyor.

Hakk’a ermiş Koca Yörük Yunus Emre’nin dediği gibi (Allah ondan razı olsun):

“Geldi, geçti ömrüm benim,

Şol yel esip geçmiş gibi.

Hele bana şöyle geldi:

Bir göz yumup, açmış gibi”

Az söz ile, büyük hakikatler ancak böyle söylenir, Allah dostlarından böyle inciler dökülür. Hakikaten de ömrümüz böyle geçip gider. O halde bu hakikati “en büyük vaiz” olarak bilelim ve ömrümüzün bir göz yumup, açınca bitecek olduğu bilinci ile hayatımızı hayırlı iş ve amellerle dolduralım.

Mü’minlere düşkün Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

Salih amellere, hayırlara koşturun, ölüm gelmeden önce buyuruyor. Salih amel işlemeyi ve hayır hasenatlar yapmayı ertelemeyelim. Belki yarınımız olmayacak bu dünyada. Şeytan-ı lâin, salih amelleri ve hayrı işletmemek için erteletmeye çalışır, “biraz sonra yaparsın”, “yarın yaparsın”, “henüz gençsin, ileride yaparsın”, “çalışmak da ibadettir, işlerin bitip emekli olunca yaparsın” vesair düşünceler ile çengeller, kancalar atar. Halbuki hayır işlerde acele etmek, bir an önce yapmak gerekir.

Ölüm gerçeği bize bir şeyi daha hatırlatıyor. “İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn”, biz Allah’tan geldik ve nihayet hesap vermek üzere yine O’na döneceğiz. O halde, huzura varırken nasıl olmamız gerekliyse bizim hayrımıza olarak, hayatımızı da o şekilde tanzim etmeliyiz. Ve tevbe: eksikliğimiz, aczimiz, kusurumuz sebebiyle Allah’ın rızası dışında yaptığımız işlerden dönme, bir daha onu yapmama iradesi. Her daim, ağzı dualı, tevbeli olmalıyız.

Tevbe, aslında hata ve kusurlardan pişmanlıkla Yüce Allah’a dönmek demektir. Hazreti Ali efendimiz (Allah ondan razı olsun):

“Dil ile yapılan tevbe, yalancıların tevbesidir” buyurmuşlar. Hakikaten tevbe, sadece ağzıyla “Tevbe Yâ Rabbi!” demek değildir. Tevbe’nin kalpte duyulan bir pişmanlıkla ve dille söylenmesinin yanında esasen fiilen olması; tevbe edilen o hale dönmemek için çaba gösterilmesi gerekir.

Tevbede, hatalı, kusurlu, eksik ve noksan olduğumuzun ve bunu ancak Yüce Mevla’nın affedeceğinin bilincinde olmamız gerekiyor. Ayrıca, bu günaha bir daha dönmeme azmimizin de olması. Demek ki, “Ey Rabbim! Ben senin eksik, aciz kulunum. Bu sebeple vermiş olduğunuz emirler, koymuş olduğun yasaklara uymada hatalı davrandım. Günahlarımı affedecek başka bir mercide yoktur. Bu sebeple huzuruna geldim. Beni affet, beni bağışla” diye yakarmak ve “Ben bir daha bu günahlara düşmeme, bu günahlara dönmeme konusunda da azim ve gayret içinde olacağım” demek lazımdır.

Günahın affedilebilmesi için bir diğer husus da, işlenen günah bir kul hakkı ile de ilgili ise, o kulla helalleşmek gerekir. Çünkü Yüce Rabbimiz’in, kul haklarını affetmeyeceğini, ancak hak sahibi tarafından affedilebileceğini Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) haber vermektedir.

“Ölüm gelmeden önce, tevbede acele edin” buyurmuş efendimiz (s.a.v.). Ölüm ne zaman? Bilemiyoruz, belki yarın, belki yarından da yakın. O halde Yüce Allah’a dönüşümüzü hemen ve sözde değil özde olarak yapmalı, hataları günahları bırakıp, iyi kul olmaya çaba göstermeliyiz.

Yüce Allah, ölümden ibret alıp, hayatımızı Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamaya hepimizi muvaffak eylesin. Bizleri gafletten, cehaletten kurtarsın. Kâmil mü’minler olarak, kendisine muti kullar olarak yaşatsın. İhlas ile ibadet ve kulluk etmeyi bize nasib eylesin.

Hata, kusur ve günaha düşmeme konusunda ihtiyatlı bulunmaya, düşüldüğü durumda da büyük bir pişmanlıkla Rahmeti, Mağfireti bol Padişah’ın kapısına müracaat etmeyi, afv dilemeyi ve sonraki hayatlarımızı düzene koymayı hepimize nasib ve müyesser eylesin, Yüce Rabbimiz!