ASIM CENGİZ GÜR


EL ALEM NE DER?

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) ve O´nun âl ve ashâbına salât ve selâm olsun.

Kıymetli Mü´minler!

Kerîm Kitabımızda ?(Ey Resûlüm!) De ki: ?Allah´ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir? buyurulmuştur. Yüce Allah´ı seviyor olma iddiasında olanlar Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e uymak ve hayatının her noktasında O´nu örnek olmak durumundadırlar. Ayet diğer bir yönü ile Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e uyanları da Allah´ın seveceğini ve günahlarını bağışlayacağını haber vermektedir.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: ?Müslümanın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmı almak, hastayı ziyaret etmek,  cenazeye iştirak etmek, dâvete icabet etmek, aksırana ?yerhamukellah? demek? buyurmuşlardır.

Aziz Mü´minler!

Bir şeyi yaparken yada bir şeyi yapmaktan vazgeçerken asıl maksadımız Allah´ın Rızası´nı kazanmak olmalıdır. Aldığımızı Allah için almalı, verdiğimizi Allah için vermeli, vazgeçtiklerimizden Allah için vazgeçmeliyiz. Her halimizde, her işimizde gözeteceğimiz şey başka kimselerin hoşnut olması razı olması değil, ancak Allah´ın razı olması hoşnut olmasıdır. Çünkü eğer Allah bizden razı olur ise diğer kalan tüm mahlukatın razı olmaması ne anlam ifade eder. Ya da tersinden düşünürsek, tüm kainat bizden razı olsa da Allah bizden razı olmasa ne anlam ifade eder. Onun için hayatımızı sürdürürken karşılaştığımız her olay ve durumda karşımıza çıkan yol ayırımlarında, davranış alternatiflerinde daima Allah´ın rızasını ve hoşnutluğunu temin edecek yolu tercih etmeliyiz.

Aziz Mü´minler!

Hemen her gün bir tanıdığımızı ya da bir tanıdığımızın yakınını ebedi aleme uğurluyoruz. Az önce okumuş olduğum hadis-i şerifte bizlere yüklenen vazifelerden birisi de bir Müslüman vefaat etmiş ise onun cenazesine iştirak etmektir. Cenazeye iştirak etmek demek, onun namazında bulunmak, taşımak, cenazesini takip etmek, defnedilmesinde bulunmak, ailesine taziyede bulunmak hatta en başta eğer ihtiyaç hasıl olmuş da iş başa düşmüş ise onu usulüne uygun olarak yıkamaktır.

Müslümanların bir diğer vazifesi de cenaze evine taziye için gitmek, onların hüzünlü kalplerini teselli etmek, onların işlerine yardım etmek ve üzüntü, telaş ve yorgunluk içinde bulunan âilesi için ve onlara uzak yerlerden gelmiş misafirleri için yemek yapmak, götürmek müstehaptır. Bunun dışında cenaze sahiplerini, ayrı bir telaşa sokmak, onların tamamını veya bir kısmını acılarının üzerine de bir de gelen gidenlere yemek ve içecek ikramlarında bulunmaya zorlamak uygun değildir. Allah´ın ve Elçisinin hoşnut olacağı bir hususta değildir. Ecdadımızın güzel adetleri içinde yer alan, komşuların cenaze sahipleri ve onların uzaktan cenaze için gelmiş akrabaları için üç günlük taziye süresince hazırlayıp ikram ettikleri yemek adeti, maalesef modern hayat şartları sebebiyle cenaze sahiplerine yük ve külfet olacak bir hale dönüşmüştür. Hele bu yapılanları Allah rızasını gözeterek değil de, el-alem ne der diye yapmak hiç uygun değildir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) amcasının oğlu (Allah ondan razı olsun) Cafer b. Ebî Talib´in Mute gazvesinde şehit olması üzerine :

?Cafer´in âilesi için yemek hazırlayın. Çünkü onları meşgul eden iş (kendilerine yemek hazırlamaktan alıkoyan Cafer´in ölüm haberi) geldi? buyurmuşlardır. Bu ve benzeri hadis-i şeriflerden yola çıkan mezhep imamların görüşleri şöyledir:

(Allah O´na rahmet etsin) İmam Şâfiî : ?Ölen kimsenin komşularının veya yakın akrabalarının, vefat ettiği günde ve o günün gecesinde ölen kimsenin âilesi için yemek yaparak onları doyurmaları, benim hoşuma gider. Çünkü bu davranış, sünnet ve güzel bir hatıradır. Ayrıca bizden önceki ve bizden sonraki hayır sahiplerinin güzel davranışlarından birisidir? demiştir.

(Allah O´na rahmet etsin) Hanefî âlimi İbn-i Hümam ise şöyle demiştir: ?Ölen kimsenin âile tarafından taziyeye gelenlere yemek ziyâfeti verilmesi hoş görülmemiştir. Çünkü yemek ziyâfeti, sevinç ve mutluluk günlerinde meşrû görülmüştür. Keder ve hüzün günlerinde meşrû görülmemiştir. Bu sebeple bu davranış, çirkin bir bid´attır?.

(Allah O´na rahmet etsin) Mâlikî âlimi el-Hattâb da: ?Ölen kimsenin âilesinin yemek yapması ve insanları yemekte bir araya getirmesine gelince, bazı âlimler bunu kerih görmüşler ve bunu bid´at saymışlardır. Çünkü (cenaze yeri), yemek ziyâfetlerinin verildiği yer değildir? demiştir.

(Allah Onlardan razı olsun) Hazreti Ömer´in ?Bu ümmetin Yusufudur? dediği sahabeden Cerîr b. Abdullah: ?Biz, ölen kimsenin âilesinin yanında toplanmayı ve ölünün defninden sonra onların insanlara yemek hazırlamasını, ölenin üzerine feryad-ü figan ederek ağlamaya denk (bir günah) olarak görürdük? diyor.

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Aziz Kitabımızda şöyle buyuruluyor :

?Allah´ın rızasına uyan kimse, Allah´ın hışmına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi olur mu??