VELİ ALTINKAYA


DOĞDUĞUM TOPRAKLAR...

DOĞDUĞUM TOPRAKLAR...


Vali Orhan Düzgün’ü Sarıoğlan incelemesinden dönüşünde ziyaret etmiştim. ”Gitmediğim Sarız ve Hacılar kaldı” dedi... ”Sayın Valim inşallah Sarız ziyaretinize ben de katılayım” dedim...

Salı günü Ankara’daydım. Valilik’ten arayarak Vali Düzgün’ün çarşamba günü ilçeye gideceğini söylediler. İl Özel İdare Genel Sekreteri Bayar Özsoy’u arayarak Sarız’a giderken beni de alması ricasında bulundum...

 Dokuzdolambaç’a varmadan önce şoförümüze “Dışarıda sıcaklık kaç derece gösteriyor?” dedim... ”Eksi beş” dedi.

Böyle bir soğuk havada Vali’den yarım saat önce girdik Sarız’a...

Genç bir kaymakamımız var. Yaklaşık bir yıldır görev yapıyormuş. Kaymakam Bey cana yakın, gayretli ve rahat tavrı nedeniyle dikkatimi çekti.

Kişi doyduğu topraklarda yaşasa da  doğduğu toprakları unutmamalı... Rahmetli Kadir Has İstanbul’dan Kayseri’ye yeni hayır işleri yapmak için geldiğinde “Biz bu topraklarda övünmeye değil, ödeşmeye geldik” demişti...

Sarız’ın suyunu içip havasını teneffüs ederek büyüdük. Bütün hemşehrilerim ve Anadolu’daki benzeri her ilçe gibi Sarız da çile yüklü insanlarıyla geleceğe umutla bakmak istiyor.

 Kaymakam Bey’in brifingde dikkatimi çeken en önemli husus, 163 bin dekar ekili arazisi bulunan Sarız’da  bu toprakların sadece % 1’inde sulu tarım yapıldığıydı.

Yüzde bir sulu tarımın yapıldığı, başkaca ekonomik girdisi olmayan hiçbir ilçede göçü durduramazsınız.

En iyi okulları, en modern sağlık merkezlerini, en iyi altyapı tesislerini yapsanız dahi insanların karnını doyuracak sistemi devreye sokamazsanız, “aş-iş” arayışını engelleyemezsiniz... Dolayısıyla göçü durduramazsınız...

Kamyon üstünde, eski model otobüslerde Kayseri’ye 3-4 saatte geldiğim günleri unutmam. Ortalama bir hızlı 1.5 saatte rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz Kayseri’nin en uzak ilçesine...

Birinin inşaatı devam eden, diğeri de ihale aşamasında bulunan iki göletin bitirilmesi halinde 12 bin dekar alanda sulu tarıma geçilecekmiş. Bu % 8’lik alanda sulu tarım yapılması demek...

Özetle, Sarız ve köylerinde tarım, hayvancılık, el sanatlarına yönelik para kazanılabilecek projeleri hayata geçiremezsek göçü durduramayız, köylerde bulunan insanların yaş ortalamaları kesinlikle 50’nin üzerinde olur...

Kaymakamın makamında garip bir olaya şahit oldum. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ilçeye sentetik futbol sahası yapmak için  675 bin lira para göndermiş. Yıllardır para var, ama bir türlü futbol sahası yapılacak alan bulunanamamış. Hemşehrilerim adına üzüldüm. Belediye veya Hazineye ait bir gayrimenkul yoksa, mutlaka plan tadilatı ile vatandaşın arsası istimlak edilmeli ve bu para harcanmalıydı...Vali Bey’ in mahallinde verdiği talimatlarla  dilerim yeni yılda bu sorun çözülmüş olsun. Başka yerde ödenek istenirken, biz var olan ödeneği kullanamamışız.

Kaymakamlıktan çıktıktan sonra Vali bir kahvehaneye uğradı. Kahvehane Yaylacık muhtarı Hayrullah Kökoğlu’na aitmiş. Muhtar belli ki dersine iyi çalışmış. Vali’ye önemli tespitler aktardı.

Sonra Belediye Başkanı Ömer Faruk Eroğlu’nu ziyaret ettik. Başkan, ekonomik sıkıntının altını net olarak çizdi. Kanalizasyon ve su çalışmaları nedeniyle ilçe merkezindeki yolların sıkıntılı olduğunu da söyledi. Aslında seçim arefesinde böyle bir görüntü Başkanın aleyhine... Belli ki parasal sıkıntı nedeniyle yapacağı birşey yok..

Öğle yemeğini Türk Telekom’un yaptırdığı YİBO’da yedik. Okulda 455 öğrenci yatılı olarak okuyormuş. Öğle yemeğinde sebzeli sulu köfte, pirinç pilavı, salata ve halka tatlı vardı. Kayseri’den gelen herkes öğrencilerin arasına oturarak yemek yedi.

Yanımda Adana Tufanbeyli’nin mezrası olan Karadurdular Köyü’nden Kamer Mortaş vardı. Kamer kızımız 7. sınıfta okuyormuş. Pırıl pırıl bir kız. Ulaşabıldiğim her öğrenciye çok çalışmaları gerektiğini söyledim. Öğle ve akşam üç çeşit yemekleri çıkıyormuş.

Bu hizmeti az görmemek gerek. Meslektaşlarımızın soruları üzerine Vali Düzgün ortaokulu  yatılı bir okulda okuduğunu ve o günkü şartların çok götü olduğunu söyledi. Karşımda oturan bir il müdürümüz uzun süre yatılı okuduğunu, haftada 4 gün makarna, üç gün yumurta yediğini hatırlatarak “Bugün hala makarnadan huylanırım. Şimdiki imkanlar çok güzel” deyiverdi.

Türkiye elbette gelişiyor, değişiyor, güzelleşiyor... Ama yeterli mi?... Hayır; hepimizin daha çok çalışması, daha çok üretip, daha az tüketmesi lazım.

İlçenin en büyük sıkıntılarından birinin konut olduğunu öğrendim. İlçe merkezindeki polis memurları ya Pınarbaşı ya da K.Maraş’ın Göksün ilçesindeki konutlarda kalıyormuş. Az bir kısmı ilçe merkezinde bulabilmişse sobalı ev kiralamış.

Bu çok kötü... Belediye 114 konut için yer ayırıp TOKİ’ye yazı yazmış... Değerli Başkanım kusura bakmasın; ama, geç kalmış, keşke bunu göreve geldiği ilk aylarda yapmış olsaydı.

AK Partili, MHP’li, CHP’li siyasetçileri yanyana gördüm. Sevindim. Ara ara birbirlerine siyasi goller atma çabası içerisinde olsalar da, içerideki bu birlikteliklerini Sarız’ın sokaklarında göstermeliler. Kaybeden kazananı tebrik etmeli ve Sarız’ın sorunlarının çözümü için tek ses olmalılar.

İnşallah yeni Büyükşehir Yasası, Sarız’ın beklentilerine cevap verir. Yoksa ilçe her yıl eriyip gideceğe benziyor...