ASIM CENGİZ GÜR


DENGELİ YAŞAMAK

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e ve O´nun al ve ashabına salat ve selam olsun.

Kıymetli Müslümanlar!

Yüce Rabbimiz, yeryüzündeki her şeyi insanlar için yaratmış ve hizmetine vermiştir. Hayatını sürdürebilmek, inanç ve ideallerine göre yaşamak ve onları gerçekleştirebilmek için insan, bu imkanlardan istifade edecektir. Ancak unutulmamalıdır ki, dünya saadeti ahiret saadetinin yanında pek kıymetsizdir.

Gerek Kerim Kitabımızda ve gerek Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in hadis-i şeriflerinde bu dünya hayatı bazen övülmekte ve bazen de yerilmektedir. Buna sebep olan şey, dünyaya olan ilgimizin amacı ve ölçüsüdür. Ahiret hayatını ve mutluluğunu esas ve hedef alarak bu dünya hayatının yaşanması övülmüş, ahiret hayatı düşünülmeksizin ?Hayat, sadece bu dünya hayatıdır? hatalı düşüncesi ile hareket edilmesi durumlarında da yerilmiştir.

Kıymetli Mü´minler!

Aziz Dinimiz bize ahireti hesaba katarak bu dünyada güzelce yaşamayı öğütlemekte; sefihçe ve ahireti hiç düşünmeden, nefsin arzularına uyarak yaşama konusunda da ikazlarda bulunmaktadır. İslam bize, dünya ile ahiret arasında  bir tercih zorunluluğunda kalır isek, elbette ahiretin tercih etmemizi emrediyor. Çünkü asıl hayat ahiret hayatıdır, daha hayırlıdır ve kalıcıdır. Bunun aksine olarak bu dünya hayatı geçici bir dönemdir. Bu sebeple bu kısa dünya hayatının menfeatleri için, ebediyen yaşayacağımız ahiret hayatını feda etmemek konusunda çok dikkatli ve hassas olmalıdır insan. Kerim Kitabımızda, böyle bir yaşam sürebilenler için ?(Allah´a) iman eden ve emirlerine uygun yaşayanlar için dünya hayatında da âhiret hayatında da müjde(ler) vardır. Allah´ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte bu (müjdeye erişmek) en büyük mutluluk (ve kurtuluş)tur? buyurulmaktadır. Yine Kerim Kitabımızda bu dünya hayatını yaşarken tercihlerini dünya veya ahiretten yana kullananların dualarını şöyle aktarılmaktadır: ?İnsanlardan kimi: ?Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) dünyada ver!? der. Artık (böyle diyen) o kimseye âhirette hiçbir nasip yoktur.(Bu insanlar, dünyevî arzularının iyiliğine, kötülüğüne bakmaksızın sadece bol dünyalık nimetler için dua ederler. Çünkü gönüllerinde âhiretin yeri yoktur, bunun için orada nasipleri de yoktur). Onların kimi de: ?Ey Rabbimiz! Bize dünyada da güzellik, âhirette de güzellik ver ve bizi cehennem azabından (ateşinden) koru? der.İşte onlara, kazandıklarından (hem dünyada hem de âhirette) büyük bir nasip (rahmet, hayır ve bereket) vardır. Allah hesabı çok çabuk görendir?.

Kıymetli Kardeşlerim!

Aslında Yüce Dinimiz, bizlere hem bu dünya, hem de âhiret saadetini kazandıracak yol ve usulleri göstermekte ve Dünya-Ahiret dengesini kurarak yaşamasını telkin etmektedir. Kerim Kitabımızda: ?Ey insanlar! Allah´ın verdiği söz (vaadi) gerçektir. O halde dünya hayatı sizi aldatmasın (ibadet ve taatten alıkoymasın). Çok aldatıcı (şeytan), sizi Allah´(ın affına güvendirmek)le aldatmasın. Şüphesiz şeytan size (apaçık) bir düşmandır. Siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateş ehlinden olmaları için çağırır? buyurulmaktadır. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de: ?Benden sonra size dünya nimetlerinin ve ziynetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum?, demek suretiyle bu konudaki endişesini dile getirmiştir.  Gerek âyetlerde ve gerek hadis-i şeriflerde, dünya nimetlerinden istifade etmek değil; âhireti unutarak dünyayı amaç haline getirmek yerilmektedir. Çünkü ahireti unutarak aşırı dünya hırsına kapılmak, beraberinde haksız kazanç elde etmeyi, zulmü ve azgınlığı, bozgunculuğu ve yanlış işler yapmayı getirecektir. Kerim Kitabımızda bu hususta şöyle buyurulmaktadır:

?Kârun, Musa´nın kavminden (amcasının oğlu) idi. Ama onlara karşı azgınlık etti. Biz ona öyle hazineler verdik ki anahtarları(nı bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Kavmi ona demişti ki: ?Şımarma! Çünkü Allah (böbürlenip) şımaranları sevmez. Allah´ın sana verdiği (her türlü) şeyde âhiret yurdunu da ara. Dünyadan (helalinden olarak) nasibini de unutma! Allah´ın sana iyilik ettiği gibi sen de iyilik et. (Emirlerine muhalefet ederek) yeryüzünde bozgunculuk (yapmayı) isteme! Çünkü Allah bozguncuları sevmez?.

Yüce Allah bu âyet-i kerîmede dünya ve âhiret nasibini aramada bir denge tavsiye etmektedir. Sonraki âyetlerde, aşırı hırsın ve tamamen dünyaya dalmanın, dünyaperestliğin ve onunla böbürlenmenin felaketini bildirmektedir. İslâm´ın bildirdiği ölçüler dâhilinde dünya ve âhiret dengesini temin için çalışmak, İslâm´ın öngördüğü yaşama biçimidir. Çünkü dinimiz, Allah´ın emirlerine uygun yaşamın yanında çalışıp helalinden kazanmayı ve helale harcamayı övmüş ve emretmiştir. Aksine haramı helali, günahı sevabı ve âhireti düşünmeden Allah´a kulluktan uzaklaşıp yalnız dünya için çalışmak, insanı aç gözlü, maddeperest, çıkarcı ve maksadı için her türlü acımasızlığı ve hainliği yapar hâle getirir. Âhiret nimetlerinden de nasibi olmaz. Hadîs-i şerîfe göre ?büyük bir fitne çıkmadıkça´ yalnız âhirete çalışmak için toplumdan ayrılıp dünya işlerini bırakmak/el etek çekmekle, sosyal bir varlık olan insan, kendi yaratılışına, Allah ve Resûlü´nün emirlerine aykırı hareket etmiş olur.

Kıymetli Kardeşlerim!

Dünyasını mamur eden ahiretini de mamur eder. Müslüman hem dünya nimetlerinden helâl dairesinde istifade etmeli, olabildiğince dünya imkânlarını elde etmeli, bunun bir kısmıyla ihtiyacı zaruresini en güzel bir şekilde karşılamalı, diğer kısmıyla da insanlara faydalı olma çabasında olmalı; hem de Allah´ın emir ve yasaklarına riayet etme konusunda son derece hassas olmalıdır. Allah´ın rızâsına uygun geçirilen bir ömrün akıbeti olan âhiret, iyi ve güzel olacaktır. Ne mutlu inanç, ibadet ve güzel ahlak sahibi olmaya özen gösterenlere!

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Kerim Kitabımızda şöyle buyuruluyor:

?Bu dünya hayatı, bir eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu (oradaki hayat) ise, elbette (asıl yaşanacak) ebedî hayat odur; keşke bunu bilselerdi?.