VELİ ALTINKAYA


DEMOKRAT YÖNETİM

Gündem - Veli Altınkaya


Sözlerime, Valimiz?Süleyman?Kamçı ve Emniyet Müdürümüz İbrahim?Kulular´a teşekkürle başlamak isterim.

Niye?

Elbette valiler de, emniyet müdürleri de devlet memurudur ve devletin bürokratıdır. Ancak, vali veya emniyet müdürleri herhalde gökten zembille gelmiyorlar. Onlar da bir siyasi iradeyle, yani ilgili bakan (İçişleri bakanı), bakanlar kurulu kararnamesi ve nihayet cumhurbaşkanının tasarruf ve takdiriyle bu görevlere atanıyorlar.

Her vali görev yaptığı ilde cumhurbaşkanı adına devleti temsil ederken, aynı zamanda topyekun hükümeti, hatta tek tek bakanların da temsilcisidir. Valiler illerinde ayrı ayrı bakanlıkların kararlarını da takip eder ve uygular. Her bakanlığın kendi taşra teşkilatları olmasına rağmen, bizim yönetim sistemimizde bu taşra teşkilatlarının ağırlıklı bölümü silsile yoluyla Vali´ye bağlıdır.

Bu genel girişten sonra gelelim asıl meramımıza...

Türkiye, 15 Temmuz´dan kısa süre sonra alınan kararla OHAL´le yönetiliyor. Adı üzerine olağanüstü hal yönetimlerinde OHAL?Kanunu ve İller İdaresi Kanunu valilere epeyce ?olağanüstü´ yetkiler vermiştir. Başbakan´ın TBMM´de OHAL?ilanı görüşülürken ifade ettiği gibi 15 Temmuz´dan sonra başlayan bu uygulama vatandaştan çok, devletin kendi kendisine karşı ilan ettiği bir yönetim sistemi gibi tatbik ediliyor.

Türkiye, OHAL sürecinde bir halk oylaması yapıyor. Önümüzde on gün kaldı. İnşallah kazasız-belasız on günü de geçirir ve huzur içerisinde sandığa gideriz.

Halk oylaması sürecinde ?Evet´ ve ?Hayır´ cenahı yurdu karış karış geziyor. Özellikle ?Hayır´ cenahına yönelik bazı toplantıların bazı illerde iptal edildiğine şahit oluyoruz. Mesela Ankara, mesela bir komşu vilayetimiz. Valiler güvenlik birimlerinden aldıkları raporlar doğrultusunda bazı toplantıları iptal edebiliyor, öteletme talebinde bulunabiliyor veya salon değiştirilmesini isteyebiliyor.

Başka vilayetler şu an için bizim meselemiz değil.

Bakın, Kayseri 10 gün içinde üç genel başkan (Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve Yıldırım) ağırlardı. Şükürler olsun alınan tedbirlerle en küçük bir aksaklık, aksilik yaşanmadı.

Genel başkanların dışında hem ?Evet´ cenahı, hem de ?Hayır´cılar salonlarda onlarca toplantı yaptılar. Bu toplantıların neredeyse %70-80´i kamuya ait salonlarda gerçekleştirildi. Çok azı otel veya düğün salonlarında icra edildi.

Bu açıdan baktığımızda ?Hayır´ cenahının toplantıları için, Sayın Kılıçdaroğlu´nunki de dahil, Valiliğe ait olan eski il özel idaresi toplantı salonu, Kültür-Turizm İl Müdürlüğü´ne ait salon ve diğer salonlar sıkıntısız bir şekilde şartları yerine getirenlere tahsis edildi.

Kılıçdaroğlu eski il özel idare salonunda, Ümit Özdağ, Yusuf Halaçoğlu, (Halçoğlu iki defa daha orda toplantıya katıldı) CHP´nin bazı sözcüleri yine bu salonda bir kaç toplantı yaptılar. Keza aynı şekilde Elit Düğün Salonu da dahil bir çok ?Hayır´ toplantısı  sıkıntısız bir şekilde gerçekleştirildi.

Emniyet, FETÖ operasyonları nedeniyle eleman sıkıntısı çekmesine rağmen, mesai mefhumu gözetmeden bu toplantıları organize edenlerin güvenliğini sağlıyor.

Özet, Sayın?Valimiz ve Sayın Emniyet Müdürümüz, AK?Parti, MHP ve CHP il başkanları ile de gerektiği zaman dirsek temasında bulunarak halk oylaması sürecinde ?Evet´çilerin de ?Hayır´cıların da propagandalarını istedikleri gibi, rahat bir ortamda sürdürmeleri adına canla-başla çalışıyor; demokrat bir yönetim anlayışı ortaya koyuyorlar.

İki isme de teşekkürüm bundan. Siyasilerin de şehrin huzuru ve sükunetle sandığa gitmesi adına Valilik ve ilgili birimlerden yapılan uyarıları dikkate almasında yarar var.

 

ERÜ HASTANELERİ BATIK MI?

ERÜ?Hastanelerinde görevli hekim ve diğer sağlık çalışanları, sadece şehrimiz değil bölge insanına kıt imkanlarla önemli hizmetlerde bulunuyorlar. Açılan hastaneler, yeni yapılan binalar, kurulan üniteler bölgenin yoğun talebini karşılamakta yeterli olamıyor. Hekimlerin bir çok birimde zor şartlarda insanları sağlığına kavuşturmak için canla-başla çalıştığına şahidiz.

Bu hakkı teslim ettikten sonra, gelelim, geçtiğimiz cuma günü, yani 31 Mart´ta sorduğumuz bir soruyu tekrar yöneltmeye.

Cuma günkü yazımda Üniversitenin (Hastanelerin) borcunun olup olmadığını sormuştum. Hatta bu soruyu yöneltirken, önceki rektör?Keleştemur´un 5-6 yıl önce hastane yönetiminin devir-teslim töreninde ?Tek kuruş borcumuz yok´ şeklindeki bir açıklamasını hatırlatarak, mealen; ?Şimdilerde hastanelerin 100 milyon lira borcu olduğu söyleniyor; bu doğru mu?´ demiştim.

Rektör Bey ve Hastane yönetimi tenezzül edip cevap vermedi. Ama, bu kez aynı soru Kayseri Tabip Odası Başkanı Prof. Dr.Hüseyin?Per´den geldi.

Prof. Per, halen ERÜ´nün öğretim üyesi. Tıp Fakültesi´nde, Prof. olup da özel bir hastane ile ilişkisi olmayan veya muayenehanesi bulunmayan nadir isimlerden biri. O da para kazanmayı bilir, ama gidip de muayenehane açmayı nedense tercih etmemiş. Bu sözlerimle dışarıda muayenehanesi bulunan hocalarımı ayıplıyor değilim; o hocalarımız da yasal çerçevede kendilerine tanınan bir hakkı kullanıyorlar. Ama Dr.Per´i bu hakkı kullanmadığı için takdir ettiğimi ifade etmek isterim.

Prof. Dr. Hüseyin?Per, dün gazetelerde de yer alan açıklamasında benim sorduğum soruyu yöneltip ?Hastanelerin 100 milyon lira borcu mu var?? diyor. Per, meslektaşlarının zor şartlarda çalıştığını, SGK?mevzuatındaki sıkıntıları da uzun uzun değerlendirmiş. O konular belki ayrı bir yazıda ele alınabilir, ama 5-6 yıl önce dönemin rektörünün ifadesi ile borçsuz olan üniversite hastanelerinin, gerçekten eski parayla 100 trilyon lira borcu var mı? Bakalım bu kez ses gelecek mi? Ses gelirse cevap hakkını kullandırırız.

 

ÇELİK BAŞKAN´A AÇIK MEKTUP

Sayın Başkanım;

Her alanda olduğu gibi, özellikle ulaşım noktasında şehrin sorun ve beklentilerini çözme adına gayretli çalışmalarınızı takdirle takip ediyorum.

Değerli Başkanım, daha öncede bu sütunda iki defa yazmıştım; bir kez de ilgili üst düzey bürokratlarınıza ifade ettim; lütfen Eşref Bitlis?Bulvarı´nın Divan Pastanesi önünden Sivas?Caddesi´ne doğru akış istikametini sabahları saat 08.00-09.00 arasında bir takibe aldırınız. Dün o yol boyuna bir kamyon ve bir de çekici park etmişti. Otomobiller cabası. Düzenli bir trafikle aynı anda dört, normal halde üç aracın rahatlıkla seyredebileceği cadde, bu parklar nedeniyle iki şeride düşüyor. Lütfen UKOME´ye talimat veriniz ve buraya park yasağı getirilsin. Sadece buranın değil, bazı caddelerin yol boyuna yapılan parkların, topyekun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sayın?Başkanım; ilginizi bekliyor; çalışmalarınızda başarılar diliyorum.