H. Ali YILDIRIM


CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKUMET SİSTEMİ-4

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra 9 Temmuzda yapılan Kabine ilanı ile çalışmaya başladı ve bir yılını doldurdu. Şimdi yeni sistem ile idare ediliyoruz. Eski sisteme göre değişen ana hususlar tamamı değilse de kısaca şöyle:

1. Cumhurbaşkanını meclis değil halk seçti, Yardımcısı Cumhurbaşkanı tarafından atandı.

2. Başbakanlık makamı kaldırıldı, bu görevi Cumhurbaşkanı üstlendi,

3. Kabine üyeleri yani bakanlar meclis üyeleri arasından değil, dışarıdan atandı,

4. Bürokrat ve Diplomat atamaları Cumhurbaşkanı tarafından yapılmaya başlandı,

5. MİT, Savunma Sanayi, Diyanet, Strateji ve Bütçe, Denetleme Kurulu ile İletişim Başkanlıkları doğrudan Cumhurbaşkanına, Genelkurmay MSB´ye, Jandarma İçişlerine bağlandı,

6. Ayrıca dokuz politika kurulu ile beş kadar proje ofisi yine Cumhurbaşkanı emrinde görev yapmakta, Bakanlıklar tarafından uygulanacak politikaların esaslarını belirlemektedir,

7. Meclis Hükümeti, Meclis Soruşturması, Meclis Araştırması, Genel Görüşme ve Yazılı Soru Önergesi ile denetleme, suç halinde sorumluları Yüce Divana (AYM) sevk etme yetkisine sahip...

8. Cumhurbaşkanı ve Meclis birbirlerini feshedebiliyorlar, henüz uygulanmadığı için reel dinamiklerinin nasıl bir şey olduğunu bilemiyoruz,

9. Kanunun olmadığı hususlarda Cumhurbaşkanı Kararname Yayımlama yetkisine sahip, kanun çıktığında ise bu kararnameler geçersiz olacak?

Anayasamız, ?yasaların yasası? olmasına rağmen çok uzun ve detaylı. Devletin görev ve yetkileri ile vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini içermekten fazlasını sunuyor. Hem 2017 Anayasa değişikliği hem de 2018 Cumhurbaşkanlığı Sistemi halka pek anlatılamadı. Oysa trafik yayınlarına benzer şekilde basit dilli tanıtımlar yapılabilirdi?

Hükumetin çabuk karar alması, çabuk uygulaması hedeflenmişti, bunun kararnamelerle gerçekleştirildiği görülüyor. Ancak bu durumda ?yanlı davranma? şikâyeti söz konusu olmaktadır. Buna karşın ?Üçlü Kararname? düzeninde de atayamama ve görevden alamama sorunları var idi. Diğer yandan erkin rakibinin aklına göre davranması mümkün müdür, yoksa yasalara uygunluk mu esas alınmalıdır? Yasaları beğenmiyorsak yapılması gereken nedir? Soruları her zaman gündemde kalmaktadır?

Yine oldukça büyük bir kesim, ?Tek adam? konusunda ikna olmuş değil. Sanırım bu durum hangi parti kazanırsa kazansın aynı yorumlara sebep olacak gibi duruyor. Çünkü yetkisiz Cumhurbaşkanı yerine şimdi yetkili Cumhurbaşkanı görev yapmakta ve yasalara uygun olduğu sürece bütçe dışındaki kararlarını Mecliste tartışmak durumunda değil. Bunun da ?kötüye kullanma olur mu? endişesini doğurduğu açıkça görülüyor?

?Hükumet kararlarını meclis neden etkileyemiyor?? konusu var. Bu seçim yasası ile ilgilidir. Delege sistemi kaldırılır, milletvekili adaylarını da lider yerine halk belirlerse bu mümkün olabilir. Bu durumda vekil lideri değil seçmeni dinleyecektir. Ancak Türkiye buna hazır mı bilemiyorum...

Halkın bir kesimi, Cumhurbaşkanının tarafsız olmadığını düşünüyor. Partili olmasını taraflı olduğuna delil gösteriyor. Belki haklılar ancak ?partili olmamak? ta mutlaka ?tarafsız olmak? anlamına gelmez. Partili olmadan da taraf tutabilirsiniz. Duruşunuz ve önceki uygulamalarınız görüşünüzü kısmen belirler. Sistem ne olursa olsun seçilmek istiyorsanız, ya demokrat, ya liberal, ya sosyal demokrat, ya milliyetçi ya da bir başka duruşa sahip olmanız kaçınılmazdır. Çünkü seçen sizin duruşunuzu görmek ister, yoksa nasıl oy versin. Bu yüzden bir partiye kayıtlı olup olmamak durumu değiştirmez. Öyleyse mesele yöneticinin görüşü değil, adaletli olup olmadığıdır. Anahtar kelime ?adalet? tir. Böyle bakılmadığı zaman konu kısır didişmeden öteye gidemez. Çünkü herkes kendine göre en doğru olduğunu düşünüyor. Yeni yönetim sisteminin birinci yılında gözüme takılan ana hususlar bunlar oldu. Zamanla dünyada gelişen olaylara da bağlı olarak nasıl evrileceğini birlikte göreceğiz?