VELİ ALTINKAYA


ÇOCUKLAR VE BAYRAM

ÇOCUKLAR VE BAYRAM


Bugün çocuklarımın  (ki sayıları üç) çocukluklarını yaşamada benim kadar şanslı oldukları kanaatında değilim. Zira, onların çocuklukları şehirde yüksek katlı binaların kapı önündeki beton zeminlerde geçti...

Çocukluk yıllarımızda bayramın özel bir anlamı vardı. Mutlaka yeni şeylerimizi giyerdik. Köyün bir ucundan başlar adeta diğer ucundan çıkardık.Tanımadığımız evlere girmez,  uzaktanda olsa akraba olduğumuz evlere uğrar ve el öperdik...

Bizim çocukluğumuzda bayramda para verme işi nadirdi. Uzaktan yakın bir akrabanız filan gelirse belki o birkaç lira cömertlik gösterirdi. Onun dışında köylünün cebinde çay parası yoktuki sana versin.

Çikolatayı, milli tatlımız dediğimiz baklavayı ben yıllar sonra Kayseri’de gördüm. Ara ara yazmışımdır, her pazar günü köye pazar kurulurdu. Pazara Adana’nın Tufanbeyli ilçesinden halka tatlı satan bir vatandaş gelirdi. Birkaç kuruşluk o halka tatlıyı alabilmek için haftalarca beklerdik...Tam çilokata değil, ama çikolatamsı yumşak bir şekerin verildiği ev duyduğumuzda hemen arkadaşımız olan diğer çocuklara söyler ve onları da o eve yönlendirirdik.

Peki ya bugünün çocukları...

Belki bizim gibi kapı kapı gezmiyorlar. Fakat yakın akrabalarının çoğu eminimki harçlıklarını veriyor. Çikolata, tatlı, pasta hatta giyecek emvai çeşit...

Ama, bugünün çocuklarının 40 yıl önceki çocuklar kadar mutlu olduğunu sanmam. Hatta yakın çevremden bunu müşahade ettiğimi söyleyebilirim.

   Kırk değil, yirmi yıl sonrada o günün orta yaşlı insanlarının “Biz yirmi yıl önce çocukluğunu yaşamış kişiler olarak bugünün çocuklarından daha şanslıyız, hatta mutluyuz diyeceklerini sanıyorum.

Peki imkanlarımız bu kadar artarken, mutluluğumuz, heyecanımız aynı oranda niye artmıyor?

Cevap bulunması gereken soru budur.

 Elbette değişen ve gelişen teknolojiyi ve her türlü imkanı takip etmekle birlikte, zorluk ve sıkıntı halinde sabredebilen, varlık anında şükredebilen, paylaşabilen, hoşgören, sevgiyle bakabilen bir nesil ve ruh hali üzre olmazsak asla mutluluğu bulamayız... Bedenen mutlu olduğumuzu zannettiğim anda, ruhumuzun bir boşluğa doğru süreklendiğini görürsünüz.

Bana göre bugün ve yarının neslinin temel proplemi bu...

Bayramı Sarız ve Yahyalı’da geçirdim. Kayseri’nin köyleri hergeçen gün  boşalıyor.  Meclis’in açılması ile birlikte bu köyler Büyükşehir’in mücavirine dahil olunca kısa sürede olmasa da uzun vadede toparlanır...

Mış… Miş… Muş…

00- Kayseri bayramı sakin geçirmiş.

00- Yeni valimiz Şerif Yılmaz görevine başlıyormuş.

00- Dünya çapında ünlü bir hastane yakında Kayseri’de faaliyete geçecekmiş.

00- Rekabet Kurulu’nun da gündeminde olan ekmek konusunda önümüzdeki günlerde Ankara’dan müfettiş gelmesi bekleniyormuş.

00- Kayseri’de aşevlerinden yemek ve ekmek alanların sayısı üçte bir azalmış.

00- Talas  haftasonu Dünya Yelkenkanat Şampiyonasına ev sahipliği yapacakmış.

00-   AGÜN’ün yeni rektörü konusunda YÖK’ün çalışması  hala bitmemiş.

YENİ VALİ

   Yeni Valimiz Şerif Yılmaz muhtemelki bugün Kayseri’ ye gelecek. İçişleri Bakanlığı bayramdan önce valilerin illerinde göreve başla maları talimatını verdi. Resmi tatile iki gün kala tüm valiler kendi bölgelerkinde ilişik kestiler. Tokat’ tan ayrılan valimiz ertesi gün Cumhurbaşkanı Gül’ü ziyaret ederek mealen  Bayramı Kayseri’de geçirmeyeceklerini öğrendikten sonra bugüne kadar için izin istemiş. Bunlar bir nezaketin gfereği tabiiki...Yeni Vali’nin atanması ile birlikte Kayseri ile ilgili resmi ve gayriresmi bilgiler edindiğini biliyoruz. Bakalım ilk mesajları ne olacak?