ASIM CENGİZ GÜR


ÇOCUK ve NAMAZ

ÇOCUK ve NAMAZ


Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de :

“(Ey resulüm!) Ailene namaz kılmayı emret ve sende ona devam et. Biz senden rızık istemiyoruz, (aksine) biz sana rızık veriyoruz. (Güzel) akıbet, takva sahiplerinin (Allah’ın emirlerine uygun yaşayan, karşı gelmekten sakınanların)dır” buyurulmaktadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de :

“Çocuklarınız yedi yaşına gelince, onlara namaz kılmalarını emredin” buyurmuşlardır.

Birkaç gündür sabah namazında değişik yaşlarda çocukları dedeleri, babaları ile birlikte camide görünce bunlar aklıma geldi.

Zannedersem okulların tatil olmasını fırsat bilmiş büyükler ve çocuklarını, torunlarını ellerinden tutarak camiye getirmişler. Ne kadar mutlu olsak azdır. Yetişen nesil, Allah’a itaatkar ve namaza devamlı olur ise bunlar büyükler için bir sadaka-i cariye olur, Allah’ın izni ile. Büyükler bu dünyadan ayrıldıktan sonra dahi nesillerinin yaptığı bu salih ameller, ibadetler onların da hanelerine yazılır. Allah korusun, aksi olur da, çocuklarımız ibadetsiz ve salih amelsiz kalır ise, yalan yanlış yollara sevk olurlar ise, bundan öncelikle anne babası sorumlu olacaktır, böyleleri hesap gününde Yüce Allah’a anne ve babalarından şikayetçi olacaklardır.

Hangi birimiz çocuklarımızı sevmeyiz. Onların ayakları üzerinde durmalarını, iyi bir meslek ve makam sahibi olmalarını, varlıklı olmalarını, iyi bir eş bulmalarını, mutlu bir aile olmalarını istemeyiz. Tüm bunları isterken haklıyız da. Ancak, düşünelim ki bu istediklerimiz geçici birkaç günlük dünya hayatı içindir. Ya artık ölümün olmayacağı bir dünya için çocuklarımızı hazırlıyor muyuz?

Onlara kendilerini bir yaratan olduğunu, O Yaradıcı’nın tek ve eşsiz olduğunu, güç ve kudretinin sonsuz olduğunu, tüm yarattıklarını rızıklandırdığını, bu dünyanın geçici bir hayat olduğunu ve hangimiz Allah’a daha iyi kulluk yapacağız diye gönderildiğimizi, bir gün hepimizin öleceğini, bu dünyanın da helak olacağını, asıl yurdumuz olan ahiret yurduna hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna çıkacağımızı, yaptıklarımız ve yapmadıklarımız için sorguya çekileceğimizi, hesap neticesi cezaya veya mükafata muhatap olacağımızı öğretebiliyor muyuz?

Bizi Yaradan Yüce Allah’a kulluk borcumuzun bir gereği olarak ibadet etmemiz gerektiğini, bu ibadetleri nasıl yapmamız gerektiğini öğretebiliyor muyuz?

Çocuklarımızın hem dini terbiyelerinde hem de ibadet anlamında gösterdikleri hassasiyet ölçüsünde üzerinde en fazla durulması gereken husus namaz ibadetidir. Namaz ibadetinin İslam`daki diğer ibadetlere nazaran çok daha sıklıkla ifade ediliyor olması, onun çok önem arz ettiğini ortaya koyar. Seygili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) da hadis-i şeriflerinde namazın üzerinde çok durmuş, ona çok büyük önem vermiştir. Namaz farzı; hiçbir şartı olmaksızın gerçekleştirilmesi istenen bir farzdır. Efendimiz (s.a.v.) :

“Namaz dinin direğidir” buyurmuşlar. Düşünelim ki, direği yıkılan bir çadır, kolonu çöken bir bina ne fayda sağlar, belki bizim için tehlikeli olur.

Başta, ayet-i kerimeden aktardığımız gibi özellikle aile reislerine, büyüklerine büyük vazifeler düşüyor. O halde, çocuklara namaz ibadetinin sevdirilmesi ve öğretilmesi için, anne babalar çok gayret sarfetmeli ve buna önem vermelidir. Çocuklarımıza namazın, hayatın kopmaz, ihmal edilemez bir parçası olduğunu dahası namazın hayatın özü olduğunu iyi anlatmak ve öğretmek gerekmektedir. çocukların namazla ilişkisi, anne babaların yükümlülüğündedir. Bu Allah tarafından verilmiş bir ödevdir.
 
Namaz ibadetinin dinin merkezinde olduğu bugün herkes tarafından açık ve net olarak bilinmektedir. Birçok ayet ve hadis-i şeriflerle sabitlenmiş bir hükümdür namaz. İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu namazı terk hususunda ağır cezalar ve yaptırımlar öngörmüşlerdir. Namaz ibadeti böylesine önemli bir yerde bulunurken, bu ibadet muhakkak çocuklarımızın eğitiminin merkezinde de olması gereken bir ibadettir. Anne babalar, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına namazı sevdirmek için ellerinden geleni yapmalı, bu uğurda her türlü meşakkate katlanmalıdırlar. Ayetteki ifadeyle, bu hususta sabırlı ve sebatlı olmak zorundadırlar.

Çocuklarımıza namazı sevdirmek için onları daha küçük yaşlardan itibaren ibadetlere karşı sevgi dolu olarak yetiştirmek gerekir. Namazı öğretirken aynı zamanda namazı sevmesini sağlamamız lazımdır. Bu ona yaşına uygun bir seccade, takke, başörtüsü hediye etmek şeklinde olabilir. Elinden tutarak camiye birlikte gitmek şeklinde olabilir. Tabii, çocuklarımızın camileri sevmesine bir etken de cami cemaatidir. Küçük yaşlarda veya genç yaşlarda camiye gelmiş çocuklarımızı güler yüzle ve takdir edici sözlerle karşılamalı ve uğurlamalı, camiyle irtibatının devamlı olması yönünde dualar etmeliyiz.

Çocuklar genellikle büyüklerini örnek aldıkları için, onlara namaz konusunda da güzel örnek olmalıyız. Namazı ertelemeli, mümkün olduğu kadar camiye devam etmeye çalışmalı; bunun yanı sıra evlerimizi de namaz kılınmayan hanelere çevirmemeliyiz.

Güzel kitap ve cd’lerle, güzel filimlerle onlarda namaz ilgi ve bilgisi oluşturmaya çalışmalı, güzel hediyelerle ibadete teşvik etmeli ancak hediye konusunda çok abartılı olmamalıyız. Hediye kimi zaman maddi kıymeti az bir şey kimi zaman takdir edici bir söz, kimi zaman alnından yanaklarından öpmek de olabilir.

Her ne kadar Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) çocuklarımıza yedi yaşına gelince namazı emretmemizi söylemişler ise de, bu yedi yaşından önce çocuklarımızla namaz konusunda hiç temas ve çalışmamız olmayacağı manasına gelmemektedir. Aslında, yedi yaşına gelinceye kadar namaz alt yapılarının oluşturulmuş ve namaza ilgilerinin sağlanmış olması gerektiği anlamına gelmektedir. Bu sebeple çocuklarımızla ibadetle hususunda, özellikle namaz hususunda olabildiğince erken yaşta ilgilenmemiz gerekmektedir.

Yüce Allah (c.c.), anne babalık sorumluluğumuzun bilincinde olarak, gelecek nesillerimizi Allah’ın emir ve yasakları hususunda ve kulluk borçlarını yerine getirme hususunda bilinçli ve bilgili olarak yetiştirebilmemizi, böylece hem onların hem de dolayısı ile bizlerin ahiret saadetine kavuşmamızı nasib ve müyesser eylesin.