ASIM CENGİZ GÜR


CENNETLE MÜJDELENENLER-4

Notlar - Asım Cengiz GÜR


(Allah O´ndan razı olsun) Enes´den rivayet edildiğine göre Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile (Allah Onlardan razı olsun) bazı sahâbîler birliktelerken, yanlarından bir cenaze geçti. Ashâbtan bazıları vefaat etmiş kişi hakkında hayırlı, güzel şeyler söylediler. Bu sözler üzerine Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

?Kesinleşti!? buyurdular. Bir müddet sonra bir cenaze daha geçti. Orada bulunanlar bu sefer cenazesi geçen bu kişi hakkında olumsuz şeylerle ve kötülükleriyle andılar. Efendimiz (s.a.v.):

?Kesinleşti!? buyurdular. Bunun üzerine, topluluk içinde bulunan Hazreti Ömer (Allah O´ndan razı olsun):

?Kesinleşen şey nedir, Ey Allah´ın Elçisi?? diye sordu. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

?İlk geçen cenazeyi hayırla andınız ve bu sebeple O´nun cennete girmesi kesinleşti. Sonra geçen cenazeyi ise kötülükle andınız, O´nun da cehenneme girmesi kesinleşti! Çünkü siz mü´minler, yeryüzünde Allah´ın şahitlerisiniz? buyurdu.

Başka rivayetlerde hayırla anılırken ?Bu kişi, felancalardan filandır. Allah´ı ve Resûlünü severdi ve Allah´a ibadet ve hayır yapma konusunda gayretliydi?, kötülükle anılırken de ?Bu kişi falanca kabileden filancadır. Allah ve Resûlüne kin besleyen, sürekli günah işleyen ve toplumda fesat çıkartmaya çalışan kötü bir kişiydi? denildiği aktarılmaktadır.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in vefaatleri sonrasında gerçekleşen bir olayı da (Allah O´ndan razı olsun) Ebû Esved rivayet ediyor: ?Ben Medine´ye gelmiştim ve Hazreti Ömer ile birlikte oturuyorduk. Yanımızdan bir cenaze geçti. O hayırla anıldı. Bunun üzerine Hazreti Ömer:

?Kesinleşti!? dedi. Sonra bir başka cenaze daha geçti ve onun içindeki de hayırla anıldı. Bunun üzerine Hazreti Ömer:

?Kesinleşti!? dedi. Bir müddet sonra bir başka cenaze geçti. Bunun üzerine orda bulunanlar onun hakakında kötü şeyler söylendi. Bunun üzerine Hazreti Ömer:

?Kesinleşti!? buyurdu. Bunun üzerine O´na:

?Ey Mü´minlerin Emiri! Ne kesinleşti?? diye sordum. Ömer:

?Ben Allah´ın Elçisinin söylediği gibi söyledim? dedi. ?O (s.a.v.), ?Herhangi bir Müslüman hakkında dört kimse hayırla şahitlik ederse, Allah onu cennete koyar´ buyurmuştu. Biz kendisine: ?Peki, üç kişi şehâdet ederse?´ diye sorunca, ?Üç kişi de şehâdet ederse aynıdır´ buyurdu. Biz bu sefer ?Ya iki kişi şehâdet ederse´ dedik. O, ?iki kişi de şehâdet etse, aynıdır´ buyurdu. Biz, tek kişinin şahitliğini sormaktan çekindik? dedi.

Bu hadîs-i şeriflerden; ölmüş insanlar hakkında mü´minlerin şehadetinin önemli olduğunu ve ölenin akıbetine etki ettiğini işaret etmektedir. Tabî bu şehâdetlerin netice hasıl edebilmeleri de şâhitlik eenlerin fazilet ehli, ihlâslı, doğru kişiler olmaları ile doğru bağlantılıdır. Alenen günah işleyen ve isyan içinde bulunan ve bunda ısrar edenlerin şehâdetini bu kapsamda saymak doğru değildir. Çünkü fıtrat gereği insan kendi ahlakı üzerine olan insanları iyi, öyle bir hayat sürmeyenleri ise kötü olarak belirtecek, şâhitliklerini bu yönde yapacaklardır. Ayrıca şâhitlik yaparken âdil olmalı ve ölene karşı olan kin ve düşmanlığımızın sözlerimizi, şâhitliğimizi yönlendirmesine de izin vermemelidir.

Cenaze namazı kılındıktan sonra ?Merhumu/Merhumeyi nasıl bilirdiniz?? sorusu da bir şahitliğe davettir. Ve istisnalar bir kenara bırakılırsa, cemaetin hemen hepsi ?İyi biliriz, Allah rahmet eylesin? demektedir. Cemaat, camiye-musallaya getirilip önümüze konulduğuna göre ?Mü´min, muvahhit bir kişidir? diye düşünmekte ve şehâdetini buna bağlı olarak yapmaktadır. Bu soruyu sorarken belki şöyle sormak daha uygun olacaktır: ?Merhumu/Merhumeyi tanıyan kardeşlerimiz. Merhumu/Merhumeyi nasıl bilirdiniz??. Böyle bir soru cemaati de yanlış şâhitlikten kurtaracaktır. Şehâdet edenlerin öncelikle, din-i mübine göre neyin iyi neyin kötü olduğu bilmeleri sonra da ölen hakkında zahiren bilgi sahibi olmaları gereklidir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi aslında hadis-i şeriflerde ?siz mü´minler yeryüzünde Allah´ın şahitlerisiniz? hitabı öncelikle sahabe-i kiram efendilerimize ve sonra da onların örnek hayatını rehber edinerek hayatlarını tanzim edenlere yöneliktir.

Yine Enes (Allah O´ndan razı olsun), Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´den söyle rivayet ediyor: ?Bir Müslüman öldüğünde, yakın komşularından dört hâne halkı kendisi için, ?Bu adam hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz´ derlerse, Yüce Allah şöyle buyurur: ?Ey mü´minler! Sizin bilginizi, bu ölü hakkındaki şehâdetinizi kabul ettim ve sizin bilmediğiniz kusurlarını da ben affettim?.

Kıssadan hisse: Hakkımızda bildikleri, gördükleri ile şehâdet edecek muvahhit ve sâlih mü´minlerin şehâdeti büyük önemi haizdir. Ve biz, Allah´ın razı ve hoşnut olacağı ve toplumda iyi bir intiba bırakacak bir hayat sürmeye gayret etmeliyiz.

?Ey Rabbimiz! İnsanların dirilip kabirlerinden kaldırılacakları gün, bizi utandırma! O gün ne mal ne de oğullar fayda verir; fayda veren şey ancak imanlı temiz ve sağlam bir kalple gelmektir. Bize hikmet ve olgunluk ver. Bizi iyiler zümresine kat. Bize, bizden sonra gelecek nesiller arasında iyilikle anılmayı nasip et. Bizi Na´îm cennetinin vârislerinden kıl?. (âmin).