ASIM CENGİZ GÜR


CEMİL BABA

NOTLAR – Asım Cengiz GÜR


Dokuz aylık bir aradan sonra Merhaba. Yüce Rabbimizin selamı, rahmeti, bereketi, ihsan ve ikramı hepinizin/mizin üzerine olsun. Salat ve selam, alemlere rahmet olarak gönderilen Rabbimizin Son Elçisi, efendimiz Muhammed Mustafa ve O’nun temiz âl ve ashabına olsun.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Allah’ın dostları onlardır ki, kendilerine bakıldığı zaman Allah-ü Teâla hatırlanır, günahlara pişmanlık duyulur. Onlar konuştuğunda ilminiz artar, güzel amelde bulunur, ahireti düşünürsünüz” buyurmuşlar. Allah dostları tek bir sınıf da değildir. Kimi insanlara nasihat eder, kimisi “meczub”dur. Kimisi Hızır aleyhisselâm ile görüşür, kiminden Hızır aleyhisselâm bile haberdar değildir. Kimisi bir tekkede/dergahta yetişip olgunlaşmıştır, kimisi ders almamış ama başka yollardan sırra erişmiştir. Kimisi, yolda tâkâti tükenmiş, kendi haline kalmıştır. Kimisi taltif edilir insanlarca, kimisi hor ve hakir görülür. Halk keramet ehli arasa da, onların aradığı Hakk’ın rızasıdır. Kerameti kendileri için büyük bir imtihan sayarlar, istikametten sapıp sapmamaya. Belki hepsinin ortak özellikleri Hakk’ın rızasına ermek için, kınanmış tüm huylardan uzaklaşmaya, iyiliğe ve ibadete düşkün olmaları, nefislerine ve şeytana karşı teyakkuz halinde bulunmalarıdır.

Bir beldeye ışık olan, bereket ve huzur veren, Allah dostları hemen her beldede olmuştur. Onlar, o beldenin aynı zamanda manevi sahipleri ve bekçileridirler de. Bizden çok önce yaşamış da olsalar, bu kişilerin hayatlarına kendi dünyamızdan kulak kabarttığımızda, bir rayiha serinliğindeki örnek hayat hikâyelerinin her dem taze olduğunu da görürüz. Ruhumuzu besleyen ve aslımıza sevk eden bu serinlikler ile rıza-ı bâri’ye götüren yol işaretlerini görürüz. Onları ziyaret etmek, hayatla ölümün iç içe olduğunu da hatırlatır bize. Ve sessizce seslenir, kalplerimize akar nasihatleri.

Çoğumuz günlük koşuşturmalar arasında onlardan habersiz olarak yaşarız. Bazılarını biliriz, ancak sıkıştığımız anlarda hatırımıza gelir. Bir Allah dostunun sağlığında: “Bize gelenlerin çoğu bir sıkışıklıkları, problemleri sebebiyle gelir. Oğlu, kızı vesairesinin bir zorluğunun aşılması ya da hayırlara erişmesi için. Allah rızasını kazanma yolunu sormaya ve uygulamaya gelenler ne azdır” dediği gibi, fıtratımız gereği çoğu zaman biz de bu hatalara düşeriz. Ömürlerini Hakk yoluna adamış bu büyük insanlara hayatlarında olduğu gibi (velev ki bizden önce yaşamış da olsalar) saygı göstermek, kabirlerini ziyaret etmek, o manevi havayı teneffüs ederek, bir bakıma onlarla iletişime geçmek gerekir. Bu vesile ile yüce Rabbimizin, dünya ve ahiret hayatımızı bereketlendirmeye vesile kılmasını umarız.

Şehrimizin medar-ı iftiharlarından Seyyid Burhaneddin hazretlerinin yanısıra, Davud-ı Kayserî, Şeyh Taceddin İbrahim, Ahi Evran, İbrahim Tennuri, Emir Ali Pişrevî, Hacı Torun Efendi, Göncüzade Kasım Efendi, Sadık Efendi, Zeynelabidin Kayseranî, Ahmet Remzi Dede, Hafız Osman Efendi, Hacı Hüseyin Aksakal, Hasbekli Hacı Mü’min Hoca, İbrahim Eken hoca gibi âlim ve fazıl bir çok büyüğün kabirleri de Kayserimizde bulunmaktadır.

Tüm bunların yanısıra son devir dervişlerinden olan, halk arasında “Boyacı Cemil”, “Hacı Cemil”, “Cemil Emmi”, “Mavi Boncuklu Cemil”, “Cemil Baba” olarak tanınan Cemal Kazan rahmetliyi de beldeye bereket verenler arasında sayabiliriz. Önceleri ayakkabı boyacılığı ile meşgulken, olgunluk döneminde boyacılığı bırakan ve şehirde rastgele nazar ettiği kişilere verdiği mavi boncuklardan dolayı “Mavi Boncuklu Cemil Baba” olarak anılmaya başlanan, bu Allah dostunu da sayabiliriz. Kendilerini sadece Kayserililer değil, dışardaki kişiler de bilirdi. Bir seveninin dili ile:

“Libası hem yorgan, hem de yatağı;

Dünyaya meyletmez, yoktur metaı;

Ne zevcesi var, ne de otağı;

Halleri başkadır Cemil Baba’nın.

Halk arasında birçok kerametleri anlatılır. Hakkında şüphe duyanlar rüyalarda uyarılır. Bilinen anlamda âlim değildir, sohbet meclisi kurmamıştır ama davranış ve sözleri ile Hakkı beyan eder, insanları uykudan uyandırır, onların kendilerine gelmelerini sağlar.

Cemil Baba, kendi adı ile anılan Talas’daki kabristanda yatmaktadır. Vefaatlerinden sonra yaptırılan kabri daha sonraki senelerde yenilenmiş ve bu esnada eski kabir taşı değiştirilmiştir. Ancak mezar taşındaki ibarelerde kasıt olmasa da belki ihmalden kaynaklanan yanlışlıklar olmuştur.  Her ziyarete gidişimde bu durum beni üzüntüye sevk ederdi.

Bununla ilgili olarak bu köşede geçmiş senelerde 2-3 makalemi Cemil Baba’ya ve kabirlerinin durumuna hasretmiştim. “Her şey, her kese nasib olmaz” derler ya büyükler. O günden bu yana durumun düzeltilmemiş olması beni de üzüntüye sevk ediyordu.

Geçtiğimiz ay Talas Belediyesinin “Başkana Mesaj” kısmına durumu izah eden bir yazı gönderdim. Özel Kalem, mesajımızı Başkan beye ulaştırmışlar ve Başkanımız da şehir dışından dönüşünde ayaklarının tozu ile bizleri aradılar, davet ettiler ve makamlarında kabul buyurdular. Meseleyi bir kere de orda izah etme imkanımız oldu.

Dün almış olduğum haberle çok mutlu oldum. Çok önemsizmiş gibi görünen, ama gerçekten düzeltilmesi gereken hususlar ilgili birimlerce yapılmış. Benimle de paylaştılar. Yüce Rabbimiz katında değerli daha nice kıymetlerimizi hatırlamaya ve varsa gerekenleri yapmaya da kendilerini vesile kılsın.

Yüce Rabbimiz, başta Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın Beyefendi olmak üzere, bu işlemlerde emek ve katkısı olan her aşamadaki ilgililerden/kişilerden razı olsun. Bu icraat sebebiyle hasıl olduğuna inandığım ecirlerden de paydaş olsunlar inşaallah. Rabbimiz, üstlendikleri vazifelerin zorluklarını kolaylaştırsın, hayırlı yardımcılar ihsan eylesin. Dünya ve ahirette selamet ve saadette kılsın. (âmin).