VELİ ALTINKAYA


BUGÜNÜ, ?KAYSERİLİ BİR ERMENİ´YE BORÇLUYUZ


  24 Temmuz bizim tarihimizde önemli. Herşeyden önce Türkiye Cumhuriyeti´nin kuruluşunun uluslararası arenada tanınması anlamına gelen Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1922´de akdedildi.
Bu tarih, mesleğimiz açısından da önemli...
Osmanlı´yı parçalamak isteyen dış güçler ve onların ?aydın kılıklı? iç uzantılarınının ?Kızıl?Sultan? dediği Ulu Hakan Abdülhamit?Han çoğunun sahibi ecnebi kökenli olan o tarihteki gazetelerin ülkenin parçalanması adına yaptığı yayını kontrol altına alabilmek için ?sansür? uygulamıştı.
Yabancı sefaretlere girip çıkan gazete sahipleri ve yazarlarının bir bölümü adeta buralardan aldıkları talimatla yayıncılık yapıyorlardı...
O günde meşrutiyet, özgürlük dediler... O gün de Osmanlı coğrafyasını parçalayarak paylaşmak için bu sözcükleri terennüm ettiler. Nihayet bu emellerine ulaştılar... Ulaşamadıklardı kısımları da bugün uygulamaya çalışıyorlar...
Keşke basın gerçek manada özgür olsa da, sansüre gerek kalmasa. Ama, bir yerden aldıkları talimatla yayıncılık yapanlar, milletin ve ülkenin birliğine kastedenler, özgürlük adına,?Bırakın biz her türlü fitneyi çıkartalım? talebinde.
Sadete gelelim...
23 Temmuz 1908´e kadar gazeteler baskıdan önce Osmanlı´nın matbuat memurlarına gösterilir, memurlar ?görülmüştür? kaşesini vurduktan sonra da baskıya giderdi...
23 Temmuz´da Sabah Gazetesi Sahibi Mihran?Nakkaşyan ve İkdam Gazetesi Sahibi Ahmet?Cevdet ile Başyazarı Şemsettin?Sami (Ali Sami Yen´in babası) gelen memurlara gazetelerini baskı öncesi göstermeyerek sansüre karşı direnmişler...
24 Temmuz tarihi uzun süredir ?Basın Bayramı? olarak kutlanıyor...
Tekrar 24 Temmuz´a dönelim.
Sabah Gazetesi 1875 yılında Rum asıllı Papadapulos Ailesi tarafından çıkartılmış. Bu aile yıllar sonra Yunanistan siyasetinde başbakanlığı kadar uzanan süreçte etkin oldu.
1850´de Kayseri´de doğan, babasının ölümü üzerine eşşekle gittiği İstanbul´da önce hamallık yapan, sonra bir matbaada mürettipliğe başlayan?Mihran?Efendi kazandığı para ile küçük bir matbaa kuruyor... Papadapulos Sabah Gazetesi´ni yönetirken o tarihteki başyazarı Şemsettin?Sami ile sıkıntı yaşayınca Mihran Efendi´yi yanına alıyor ve idare müdürü yapıyor.
7 yıl sonra yani 1882´de Papadapulos gazetesini İdare Müdürü Mihran Efendi (Nakkaşyan) satıyor...
Nakkaşyan tam bir Ermeni... Saray´a yakın bir yayıncılık ortaya koyuyor. Gazete yazarlarının bir bölümü Abdulhamit?Han´a hergün övgüler yağdırıyor. Kendisi ara ara Padişahın huzuruna çıkarak sohbet edebiliyor. Tabi bunun karşılığında da ciddi manada para alıyor...
İttihat ve Terakki ve meşrutiyetçiler Abdülhamit?Han´dan ağır basınca, Mihran Efendi sonradan gireceği armatörlükten olsa gerek dümen kırıveriyor...
Ve 23 Temmuz´da bir gün sonra yayımlanacak gazetesini hükümet memurlarına göstermeyerek güya özgürlük yanlısı bir tavır takınıyor.
Mihran?Efendi bu şehirde doğmuş iyi tahlil edilmesi gereken isimlerden biri... Milli mücadelenin noktalanmasından hemen sonra gazetesini bırakarak Nice´ye gidiyor ve 1944´te vefat ediyor...
Türkiye´yi terk etmesinin en temel nedeni ortağının linç edilerek öldürülmesi...
Ortağı Milli Mücadelenin bir numaralı düşmanı meşhur Ali Kemal...
Mihran?Efendi bir süre sonra Sabah Gazetesi ile Ali Kemal´in çıkarttığı ?Peyami? Gazetesi´ni birleştiriyor. Gazete ?Peyami Sabah? olarak yayımlanıyor. Ali Kemal bu gazetede sahibinin sesi olarak milli mücadeleye karşı her türlü yayını yapıyor...
Sansürün kaldırılışının Kayseri ile ilgisi kısaca böyle... Bugün sansürün kalktığını filan sanmayın. Sansür ve oto sansür artarak devam ediyor.


00-Komşu illerimiz şehit polisleri gözyaşı ile toprağa vermiş.

00- Şehit aileleri ve gaziler milleti hainlerin oyununa karşı uyarmış.

00- İlimizde de güvenlik ve istihbarat birimleri teyakkuzdaymış.

00-Önceki Cumhurbaşkanı Gül´ün ?11.CB?Ofisi? çalışmaya başlamış.

00- Bazı firmaların gıda yüzsüzlüğü ve Kayseri´ye ihaneti gına getirmiş.

00-Güvenlik birimleri uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadelede kararlıymış.

Kayseri yeni fuar merkezi konusunda kararlı adımlar atıyormuş.


BU AHLAKSIZLIK
Gıda Tarım ve Hayvancılık?Bakanlığı´nın mutad olarak açıkladığı halkın sağlığı ile oynayan işletmelerin arasında on kadar gıda şirketinin bulunması hepimizi üzdü. Kimi sucuğa bilmem ne katmış, kimi peynire yağ veya soya fasulyesi... Bu en küçük tabirle hırsızlık, ahlaksızlık... ?Ölçü ve tartıda hile yapan bizden değildir? diyen bir?peygamberin ümmeti olduğunuzu söyleyip sonra millete ahlaksızca gıda yetireceksiniz. Yazıklar olsun. Dün gazetelerimizin bir bölümünde bu firmaların isimleri tek tek yer aldı. Daha büyük yer almalı. Gerekirse bu firmaları markaları ile birlikte boy boy teşhir etmeliyiz... Ki bir daha böyle ahlaksızlık yapmasınlar. Bu firmaların bazısının arkasında durmaya çalışan siyasilerin de kulakları çınlasın.


23 TEMMUZ 2015 HABER paylaşan: kaytv