VELİ ALTINKAYA


BU İŞ ARTIK KABAK TADI VERDİ

BU İŞ ARTIK KABAK TADI VERDİ


    Yazının doğrudan muhatapları da Sayın Vali Şerif Yılmaz ile  İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sayın Mustafa Atsız’dır...
   Mızrak artık çuvala sığmıyor. Onun için bu konuyu daha fazla gizlemenin anlamı yok...
    İl Özel İdaresi Genel Sekreterleri Vali’nin teklifiyle İçişleri Bakanı tarafından atanıyor. Hüküm böyle... Nasıl atanıyorsanız öyle de görevden alınırsınız...
   Sayın Vali’nin Kayseri’de göreve başlaması ile birlikte Sayın Atsız’la sıkıntılı bir çalışma yapacağını  daha ilk gün ilgili çevreler ve biz basın mensupları gördük. Özel İdare’ye ait bazı binaların üzerindeki “Genel Sekreterlik” tabelaları ile başladı ilk hamle... Önceki Sayın Vali’nin, Sayın Atsız’a devrettiği bazı yetkilerin geri alınması ile devam etti.. Elbette bu noktada Sayın Vali isterse yetkisini kendisi kullanır, kanunun devrine cevaz verdiği yetkilerini de dilerse devredebilir.
   Sıkıntı İGM’nin bazı uygulamaları, İl Daimi Encümen toplantılarında  net olarak gözlenmeye başlandı. İdare ile Valilik makamı arasındaki yazışmaların bir vali yardımcısı üzerinden yürütülmesi, Genel Sekreterin kullandığı iki makamdan biri olan  Gültepe’deki odanın  Sayın Vali tarafından kendisine tahsis edilmesi ile devam etti. Sonra Sayın Vali’nin  Sayın Genel Sekreter hakkında resmi yazı ile müfettiş istediği duyuldu. İki müfettişin geçtiğimiz hafta Kayseri’ye geldiği  ve bir gece kaldıktan ve Valilik Makamının çağrısı doğrultusunda savunma aldıktan sonra gittiği öğrenildi. Hatta müfettişlerin sorguladığı “Sosyal denge tazminatı” ile ilgili konu İGM üyelerine de “sarı zarf”la soruldu.
   Genel Sekreter’in daha önce çeşitli vesilelerle görevden aldığı ve yer değiştirdiği bazı memurlar Sayın Vali’ nin talimatı ile yeniden eski görevlerine iade edildi. Bu arada Özel İdare’de daire başkanlarının kullandığı İdare’ye ait  aylık üst limiti 50 liranın altındaki cep telefonu tahsisi yine Sayın Vali’nin emri ile iptal edildi.
     Genel Sekreter’in izinli olarak mukaddes topraklara gittiği dönemde uzun süredir kullandığı 38 SE 001 plakalı herkesin bildiği makam aracı Valilik Özel Kalem Müdürlüğü emrine tahsis edildi... Aslında Sayın Vali henüz göreve başlamadan Özel Kalem’de görevli araçlarla ilgili sıkıntı yaşanmıştı.  Muhtemelen Taşıt Kanunu’nun ilgili hükmü düşünülmüş olmalı ki, önceki Vali döneminde Özel Kalem’de kullanılan araçların yarısından fazlası İdare’ye geri çekildi. (Gerçi şimdi  Özel Kalem’e olurla görevlendirilen araç sayısının daha fazla olduğu söyleniyor ya...)
    Hele hele iki hafta önce basın mensupları önünde yaşanan bir olay Sayın Vali ile Sayın Genel Sekreter arasındaki sıkıntıyı ayyuka çıkarttı. Sayın Vali’nin Kapuzbaşı gezisi esnasında toplu halde fotoğraf çektirilirken Sayın Atsız’ı kasıtla “Onu çok ön plana çıkartmayın O zaten gidici..”  dediği gazete menşetlerine kadar taşındı ve aradan geçen iki haftaya rağmen de yalanlanmadı...
    Bu arada devletin iki makamı arasındaki sıkıntı İGM’ye de yansıdı. Belliki bazı soru önergeleri ilerde tarafların hukuken veya siyaseten başını ağrıtacak gibi. Sanırım Genel Sekreterle ilgili olarak  Valilik izniyle adliyeye intikal etmiş husus da var.
   Muhtemelki bu yazım da  ‘kaynak arayışına yönelik olarak’ İdare açısından yeni bir incelemeye konu olacaktır.. Ama, son yaşanan olay, devlete, devlet geleneğine, devlet yönetimine bana göre hiç yakışmamış...
   Bakın duyumlarımı paylaşayım, siz yakıştırabiliyorsanız yakıştırın, bende yarın bu sütundan ne kadar ilgili varsa özür dileyeyim.
   Pazar günü Kayserispor’un Fenerbahçe ile maçı vardı... Sayın Genel Sekreter aynı zamanda Kayserispor’ un da yönetiminde... Maça İdare’ye ait kendisine tahsis edilmiş araçla gitmiş.
    Sayın Genel Sekreter protokolde varsa, kendisine maçla ilgili bir davet ulaşmışsa, Sayın Vali başta, belediye başkanları, il müdürleri, bazı adliye yöneticileri, kaymakamlar gibi devletin tahsis ettiği makam aracı ile buraya gidebilir. Nitekim maça bende gittim ve çok sayıda kamu görevlisinin makam aracını gördüm. Ama, Bakanlığın protokol talimatı  ve diğer illerdeki uygulamalar gözününde bulundurularak, Genel Sekreter’le ilgili protokole yönelik Vali tarafından bir uygulama başlatılmış ve  bu uygulama ilgiliye resmen tebliğ edilmişse durum farklı... Veya diğer büyükşehirlerdeki genel sekreterlerin durumu ne, ona bakmak lazım...
   Duyumlarıma göre Sayın Vali’ nin Sayın Emniyet Müdürü’ne verdiği talimatla  Sayın Genel Sekreter ve şoförü hakkında tutanak tutturuyor. Şoför gece yarısına kadar karakolda tutularak, ifadesi alınıyor, bu işe ilgili olmayan polis memurlarının dahi müdahil olduğu söyleniyor vs...
    Nefsimi  kudret elinde tutan Rabbime yemin ederim ki, Sayın Vali’ye karşı şahsi bir önyargım yok. Sayın Genel Sekreterle tanışıklığımız, zaman zaman oturmuşluğumuz var...
   Bu tesbiti yaptıktan sonra ifade etmek isterim ki,  kamu yönetiminde bu gibi metodlar farklı iktidar mantıklarının hakim olduğu dönemde dahi bu denli uygulanmamıştır..
    Belliki Sayın Vali, Sayın Genel Sekreterle çalışmak istemiyor... İstemeyebilir. Ama, bir kişi nasıl atanmışsa öyle de başka göreve getirilmez mi?... Sayın Vali Sayın Genel Sekreter’le çalışmak istemediğini Sayın İçişleri Bakanı’na aktaracak ve Sayın Bakan’da Sayın Genel Sekreteri müsteşar mı yapar,vali olarak mı görevlendirir, yoksa filanca kaymakamlığa mahiyet memurumu yapar, kendisine danışman mı alır, ne yaparsa yapsın...
   Orta yerde bir hukuksuzluk varsa onun gereğini yapmamak zaten “Göre vi ihmale” hatta  ara arada “Görevi kötüye kullanmaya” girer...
   Yakışan budur...

 

 Kamu görevlileri gazete sütunundan birbirine mesaj göndermez. Devletin bir çalışma usulü  ve birde yazılı olmayan teamül ve gelenekler vardır. Halka örnek olması gereken kamu görevlisi hangi makamda olursa olsun “yakışanı” yapmalıdır.
    Bu şehrin Bakanı, bu şehrin milletvekilleri ve diğer yöneticileri de artık olup biteni görmek durumundadır. Sayın Genel Sekreteri bu şehirde görevlendirenler, bu görevlendirmeye aracı olanlar, aynı şekilde şehirden gitmesini  isteyebilirler; ama, herşeyin bir yakışanı, usulü var... Herkes, hele hele etkili ve yetkili makamda oturanlar bir daha söylüyorum yakışanı yapmalıdır.
     Siz şimdi il özel idaresinde, hatta  İGM’de huzur kaldığınımı sanıyorsunuz.... Artık alenileşmiş olan bu sıkıntının  dilden dile kamu kuruluşlarının koridorlarında dedikodu haline dönüş tüğünü görmüyor musunuz?..
    Hepimiz hangi görevi ifa edersek edelim, yaptığımızın hesabını hem hukuk karşısında, hem de kamu vicdanında vermekle mükellefiz...Ve hepimiz, özellikle de “daha güçlü” olanlar yaptıklarının-söylediklerinin hem hukuka, hemde vicdana uyup uymadığını diğerlerine kıyasla ve öncelikle gözetmek durumundadır.
    Ben artık “kabak tadı” veren bu sıkıntıyı alenileştirmekle üzerime düşeni yaptım. 30 yılı aşkın süredir bu şehirde gazetecilik yapıyorum. Koalisyon hükümetlerinde dahi bürokratların birbiriyle sıkıntılı olduğunui gördüm. Ama hiçbir dönemde bu kadarını  duymadım, görmedim...