VELİ ALTINKAYA


BU BİR ZULÜM

BU BİR ZULÜM


    Karpuzatan, Erkilet Cami Kebir, Yeşil Mahalle, Mithatpaşa, Oruç Reis, Sancaktepe, Boztepe, Turgut Reis mahallelerinde (Kayserispor tesisleri ve Huzurevi de dahil) oturan onbinlerce insan  resmen zulm altında...

    Ağır bir cümle kullandığımı biliyor ve ısrarla aynı sözcüğü tekrar ediyorum; bu mahalleler zulm altında... Ben de bu zulm altında yaşayanlardan biriyim...

   Boğazköprü’den öteye gitmeyelim...

   Bu şehrin yöneticilerinin hemen hemen tamamı (silsile yoluyla ilgili olanlar) bu zulme ortak...

   Başta da Çevre ve Şehircilik İl Müdürü...

   Mevlana Abddurrahman Cami Hazretlerine “Zulüm” nedir diye soruyorlar. Hazret; ”Bir şeyin layık olduğu yerin gayrına konulması” diyor.

   Muhtemel nüfusu 50 binin üzerindeki bu mahallelerde yaşayan insanlar hemen hergün bu zulme tabi tutuluyor.

   Bu bir koku zulmü...

    Sabah 07-08 arası ve akşamları 17.00 gibi bu mahallelerde oturup da Karpuzatan’da bulunan Kemsan adlı kemik fabrikasından gelen kokudan “ben rahatsız değilim” diyen  % 5 insan çıkarsa herkesten özür dileyeceğim...

    “Halep oradaysa arşın burada” demişler ya...

    Denemesi bedava...

     Karpuzatan’ın tam ortasında kısa adı Kem-San olan Kayseri  Et ve Kemik Unu Fabrikası var. Sahibini de tanıyorum; ama kim olduğu önemli değil...

    Yazıyı yazmadan önce Şirket’in internet sitesine girdim. ”Müşteri memnuniyeti”nden tutunuz da  “İslami usullerde” iş yaptıklarına kadar neler var neler...

   Muhtemelen internetten rastgele indirmişler, siteye koydukları fotoğrafları, görseniz “Canım belliki burası çevreyi asla rahatsız etmeyen bir işletme” dersiniz...

    Bu fabrika daha çok da Karpuzatan’da bulunan kesimhanelerden çıkan kemiklerden kanatlı hayvan yemi ve sabunluk rendering yağ üretiyor...

    Mahsuru yok üretibilir...

   Ama çevreyi rahatsız etmeden... Karpuzatan’ın etrafındaki 8-10 mahallede oturan insanlar zaman zaman rüzgarın yönüne göre evlerinin camını açamıyor, sokağa çıkamıyor...

     Allah aşkına bu ülkede, bu şehirde çevreye kötü koku saçanlarla ilgili yetkili bir kurum, bir hüküm yok mu?..

   “Büyüklerimiz” biliyor da, okuyucularımız için sıkıntının boyutunu bir örnekle aktarırsam anlarsınız...

   Bu işletmenin kuş uçumu 500 metre ilerisinde  Tarman Ailesi’ nin yaptırdığı çocuk hastanesi var. Bu hastaneyi mahallinde devlet büyüklerine açtıramadı bizim büyüklerimiz...

   Niye biliyor musunuz?..

    Çevre sakinleri gelir kokudan şikayet eder de “rezil oluruz” diye...

    “Kardeşim, Karpuzatan’da hergün şu kadar kemir çıkıyor. Bu kemikler ne olacak?” diyebilirsiniz...

   El cevap:

   Bu tesis şehrin epeyce uzak bir bölgesine (çöplük mevkine mesela) taşınır, belediye de günlük olarak dev konteynırlara boşaltılan kemikleri alır ve buraya götürür.

     Bu işletmenin sahibi “Benim yeni tesis kuracak param yok” derse, devlet bu neviden tesislerin kuruluşuna % 75’e varan oranda teşvik  uyguluyor...

     Ben bu kokuyu 5-10 yıldır biliyorum. Önceki gün sabah bizim işyerine 300 metre mesafedeki akaryakıt istasyonundan gaz alıyordum. O koku... Pompacıya “Bu koku buraya kadar geliyor mu?” dedim.”Abi vallahi canımızdan bezdik” dedi.

   Gerçekten bölgede yaşayan insanlar canından bezdi.

   Yazık değil mi onbinlerce insana... Niye bu kadar insana zulmediyoruz.

     Zira bu tesisin çıkarttığı kokuyu bu şehirde yaşayıp da yetkili-etkili makamda oturan hemen herkes biliyor.

   Onlarda “Ne yaparız, nasıl yaparız” arayışı içindeler. Ama bu yetmiyor. Bu arayış yıllardır bitmiyor. Bakın tesis 1997’de kurulmuş.18 yıl olmuş.

     Allah rızası için bir babayiğit bu zülme son versin... Benden vebal gitti...

   

00- Başbakan Davutoğlu yarın saat 13.30’da Talas’ ta önemli açıklamalarda bulunacakmış.

00- HSYK’da hemşehrimiz Ramazan Kaya’nın üç daireden birinin başına gelmesi bekleniyormuş.

00-  CHP’de ilçe başkanlarının ağırlıklı bölümü ön seçim yanlısıymış.

01-  00- Yıllar sonra yapılan Turizm Geliştirme Çalıştayında önemli tespitler yapılmış.

00- Macaristan’ın yeni büyükelçisi Kayseri-Kayserili dostuymuş.

00-Rahmetli Topaloğlu’ nun dediği gibi “ite vurunca tazının çenilemesi” ara ara tezahür ediyormuş.

 

BEŞTEPE(LER)

Yeni Cumhurbaşkanlığı Köşkü  Beştepe’deymiş... Beştepe adını görünce bizim Beştepeler aklıma geldi. “Beştepe” adı nereden geliyor bilmiyorum; ama, bizim Beştepeler’in  2 bin yıllık bir mazisi var... Şehir, Kayseri Ovası’na inmeden önce ‘Eskişehir’ dediğimiz bu bölgede kurulmuştu. Hala Beştepeler’in Erciyes yamacında o dönemden kalan bazı kalıntılar var.... Belli ki “Beştepe” adı bir yerden geliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taşınması ile birlikte, Çankaya’nın tarihi yıllardır nasıl araştırılmışsa, burada  elbette didik edilir. Bizim Beştepeler ile Ankara’nın Beştepe’sinin bir yakınlığı var mı-yok mu  onu da öğreniriz?