ASIM CENGİZ GÜR


BİRLİĞİMİZ DİRLİĞİMİZDİR

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) ve O´nun âl ve ashâbına salât ve selâm olsun.

Aziz Kitabımızda Âl-i İmrân Sûresinde: ?Ey iman edenler! (Gücünüz nisbetinde) Allah´ın emrine uygun yaşayın/aykırılıktan sakının ve ancak müslümanlar olarak can verin. Hepiniz toptan Allah´ın ipine (Kur´an´a) sımsıkı sarılın, (onu hayata hâkim kılın, ihtilaf ve tefrikaya düşüp fert fert, grup grup) parçalanıp ayrılmayın. Allah´ın üzerinizdeki (İslâm) nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman (kabileler) idiniz de (Allah) kalplerinizi (İslâm´da) birleştirdi. İşte onun (İslâm) nimetiyle (hepiniz) kardeş oldunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan sizi (İslâm ile) O kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böylece açıklıyor ki doğru yola eresiniz. İçinizden (herkesi) hayra çağıran, iyiliği (meşru şeyleri; tevhidi ve sâlih ameli) emreden ve kötü olandan men eden bir ümmet (bir topluluk) olsun; işte onlar kurtuluşa erenlerdir? buyuruluyor.

Kıymetli Kardeşlerim! Kaç zamandır yaşadığımız Kuzey Afrika´da başlayıp Ortadoğu´da devam eden gelişmeler ve bugün geldiğimiz durum Sünni-Şii-Selefi eksenli bir gerginliğin oluşturulmuş olduğu ve bu gerginliğin de Müslümanlar arası bir kutuplaşmaya dönüştürülmesi neticesini doğursun diye gayretler vardır.

Haksız işgallerle Ortadoğu´da başlayan iç karışıklıklar, Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan devrimler, son olarak Suriye, Yemen ve Bahreyn üzerinden körüklenen mezhep ayrımcılığı zemini, Müslümanların uyanık olmamızı gerektiriyor. Yakın tarihimizde benzer dış saldırılarla ve oyunlarla karşılaşan Müslümanlar, İslam kardeşliğini tesis etme yolunda önemli toplantılar gerçekleştirip mezhep ayrımı gözetmeksizin ciddi kararlar aldılar. Tedirginlik duyduğumuz bu günlerde akl-ı selimin galip geldiği sağduyulu bir ittifak zemini oluşturabilmesi bakımından, hicri 1350, miladi 1931´de Kudüs´te düzenlenen İslam Genel Kongresi´nde, alınan çok önemli kararlar bu günümüze de bir ışık tutmakta ve yolumuzu aydınlatmaktadır.

Sünni ve Şia ayrımı gözetilmeksizin ve herhangi bir dış baskı/yönlendirme olmaksızın Türkiye, İran, Suriye, Irak, Mısır, Trablusgarp (Libya), Tunus, Yemen, Filistin, Lübnan, Doğu Ürdün, Cezayir, Hicaz (Suudi Arabistan), Rusya (Ortaasya Türk Devletleri), Mağrib (Fas), Hint kıtası, Seylan (Sri Lanka), Nijerya, Cava Adası (Endonezya), Doğu Türkistan, Kafkasya ve Yugoslavya´dan 153 delegenin katıldığı kongre, mezhep ayrımı gözetilmeksizin İslam ülkelerinin temsilcilerinin kendi iradeleriyle bir araya gelmeleri bakımından çok büyük önem arz etmektedir. Zamanın Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseynî´nin ev sahipliğinde Kudüs´te gerçekleştirilen İslam Birliği Genel Kongresi´nde alınan kararlardan, günümüzde örnek alınması gereken en önemli maddelerinden bazıları şöyledir:

?Dünyanın her yerinden Müslümanların katılımıyla düzenli ve genel bir kongre düzenlenecek ve bu kongre İslam Genel Kongresi olarak anılacaktır. Kongrenin hedefleri: İslam inancını ve değerlerini yaymak için etnik köken ve mezhep ayrımı yapılmaksızın Müslümanlar arasındaki işbirliğini ve genel İslam kardeşliğini geliştirmek ve Müslümanların menfaatlerini savunmak ve kutsal mekânlar ile toprakları herhangi bir müdahaleye karşı korumaktır?.

Kongre oturumlarında alınan karar gereği Müslümanlar arasında birliğin sağlanmasının nişanesi olarak Şii din âlimi Muhammed el-Hüseyin Al-i Kâşif, Sünni, Şii ve İbadiyye´lerden oluşan ve on bini bulan cemaate Mescid-i Aksa´da Cuma namazı kıldırdı. Al-i Kâşif´in, İslam kardeşliğinin önemi ve İslam birliğinin tesisi başlığıyla verdiği hutbede İslam Birliği Genel Kongresi´nde alınan kararları kimlerin nasıl engellemek isteyeceğine dair önemli tespitlerde de bulunduğu kayıtlarda yer almaktadır. Bu kongre ile ilgili ayrıntılı bilgilere İslam Genel Kongresi´nin tertip heyetinde yer alan Tunuslu Şeyh Abdülaziz es-Sea´libi´nin hazırladığı ?Halfiyyâtu´l Mu´temeri´l İslamî bi´l-Kuds? isimli bir eserinden ulaşabiliyoruz.

? ?Tarih, tekerrürden (tekrardan) ibarettir´ diyorlar. İbret alınsa idi, hiç tekerrür eder miydi?? diyor millî şairimiz Mehmet Akif. Evet, geçmişten ders alarak ve Yüce Yaradanımızın mesajlarını, O´nun elçisi Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in sünnetini, siyerini anlayarak okuyarak aşabiliriz bu zor günlerimizi. Aksi takdirde İslâm düşmanlarının Türk-Kürt-Arap; Sunni Türk/Kürt/Arap, Şii Türk/Kürt/Arap diye parçala, kavga ettir, işgal et ve sömür plan ve uygulamaları hep hayat bulacaktır. Gün, Müslümanların ırk, mezhep, coğrafya ayırımlarını fikir ve siyasetlerine malzeme yapmaksızın, topyekün bizi kardeşler kılan Yüce Allah´ın ipine sarılmaları günüdür. Yine Mehmet Akif rahmetlinin dizeleriyle seslenirsek: 

?Kalkar yeniden, hâk ile yeksân olan insan

Bir tövbe gerek, komşu haklarından alırsan

Göstermesin Allah, sıkılıp darda kalırsan

Allâh´a güven, sa´ye sarıl, hikmete râm ol

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!?

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Aziz Kitabımızda şöyle buyuruluyor :

?Mü´minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah´ın emirlerine uygun yaşayın ki rahmete nâil olasınız?. (Hucurât Sûresi, 10)