VELİ ALTINKAYA


BİR SEÇİM TAHLİLİ

Gündem - Veli Altınkaya


Yerel seçimler için son haftaya girdik. Bu seçimler muhalefet tarafından adeta iktidardan, Cumhurbaşkanı´ndan ?hesap sorma´ noktasına getirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan tam 9 ay önce yapılan seçimlerde % 52 oy alarak yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı seçilmişti.

Ağustos´da ABD?Başkanının papaz bahanesi ile attığı twet, ekonomi yönetiminin sürece anında müdahalede gecikmesi nedeniyle, bir süredir ekonomimizde bir durgunluk, durağanlık var.

Buna seraları yakıp-yıkan seller de eklenince, muhalefet yerel seçimi belediye başkan adaylarının projelerinden çok, ?soğan-patates´ odaklı götürmeye başladı ve başardı. Daha doğrusu ne kadar başarılı olduklarını pazar günü akşam göreceğiz.

Enflasyonun % 20´leri bulması, reel faizin yine % 24´lere kadar ulaşması, işsizlik oranındaki artış, kurdaki yükselişi bahane eden bir kısım üretici ve aracıların dövizdeki düşüşten sonra fiyat artışlarını frenlememesi, hatta indirmemesi ekonomi de bir durağanlık, tedirginlik yarattı...

Sermaye, Kayseri tabiriyle ?tülük´tür. İstikrar ve güveni tam hissetmeyen müteşebbis üretimi, hatta satışı bile daraltır. Kamu ödemelerindeki kısmi durgunluk, yine kamu odaklı inşaat sektöründe iş bırakma eğiliminin artması, piyasalardaki belirsizliği daha da körükledi...

Elbette hepimiz cebimize, kasamaza mutlaka bakarız. Ama, Türkiye´de hiçbir yerel seçim bu oranda iktidarla,  Cumhurbaşkanı ile hesaplaşma gibi bir noktaya getirilmemişti...

Peki vatandaş ne yapacak?

Vatandaş iktidarın belli ki bir miktar kulağını çekecek... Ama bu miktar ne olacak? Ne kadar olacak? Ve seçimlerden sonra ?kulak çekme gerekçeleri´ daha mı iyi olacak? Bugün bu soruların cevabının bir bölümünü verebilmek pek mümkün değil...

31 Mart akşamında Cumhur?İttifakı´nın oyunun % 52´nin altına düşmesi halinde, muhalefetin Cumhurbaşkanına dönerek, ?Daha 9 ay önce % 52 oy almıştınız. Bugün oyunuz şuraya kadar düştü. Artık meşruluğunuz yok. Halk size güvenoyu vermedi; haydi erken seçime´ diyeceği kesin.

Peki Cumhur İttifakı´na oy vermeyen ?ortalama seçmen´ bir erken genel seçim ister mi?

Malum erken genel seçim yeni düzenlemeye göre Meclis´in Cumhurbaşkanı tarafından feshi ve Cumhurbaşkanı´nın istifası ile mümkün. Elbette Meclis kanun çıkarma yetkisini kullanarak bir erken seçim kararı da alabilir. Ama, Meclis çoğunluğunun?AK?Parti ve MHP´de olduğunu düşünürseniz bu mümkün değil...

Peki bu noktada yeni particiler bir süre sonra devreye girer mi?

Yeni bir partinin siyasi tarihimizdeki örneklere bakıldığı zaman, başarılı olmasının çok da mümkün gözükmediğini daha önce örneklerle yazmıştım. Ancak, şu veya bu gerekçelerle, Cumhur İttifakı içerisinde umduğunu bulamayan veya bazı dış ve iç odakların müdahalesine maruz kalan 35 kadar milletvekili istifa ettiği zaman Türkiye yeni bir erken seçim ve siyasi kaosla karşı karşıya kalabilir.

Cumhurbaşkanının ilk 5 yıllık görev süresini bir yılda ortadan kaldıracak bir seçim kararı alması, ittifak ne kadar oy alırsa alsın mümkün gözükmüyor. Aslında Türkiye için doğrusu da bu...

İktidarın, dolayısıyla Cumhur?İttifakı´nın kulağı bir miktar çekilse bile, İstanbul veya Ankara´nın alınması halinde,  ?erken seçim söylemleri´ Cumhurbaşkanının bir kulağından girer, diğerinden çıkar...

Yalnız bir şey daha söyleyeyim; ben bu milleti tanıyorsam; 31 Mart akşamından sonra, Cumhur?İttifakı´na oy vermeyen??ortalama seçmen´ erken seçim çağrılarına kesinlikle tepki gösterir.

Zira bu millet seçimden yoruldu.

Son 3.5-4 yılda 4 seçim, bir referandum ve alçak bir darbe girişimine maruz kaldık. 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015, 16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği referandumu, 15 Temmuz hain girişimi ve nihayet 24 Haziran seçimleri. Hatta 31 Mart seçimlerini de eklerseniz 4 seçim, bir referandum ve alçak bir darbe girişimi...

Türkiye hem siyaseten, hem bulunduğu coğrafya itibariyle yeni bir seçimi asla kaldırmaz.

Seçime bir hafta kala ?sandığı etkilesin´ hesabıyla döviz odaklı manipülasyon yapanların, 31 Marttan sonra rahat duracağını mı sanıyorsunuz. Sadece ülkemiz ekonomisi oynak ve durağan bir zemin üzerinde değil, ABD, hatta AB Üyesi birçok ülkenin ekonomisinde durağanlık varken, yeni sistemi sorgulayan ve erken seçim çağrılarının adeta koro halinde her gün dillendirildiği bir ülkede, kurların ve piyasa dengelerinin hangi boyuta ulaşabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?

Sadece bu mu?

Bahçeli´nin ortaya attığı beka meselesi odaklı, acaba Suriye ve Irak´ta, hatta ülkemizde CIA, MOSSAD ve onların bu coğrafyadaki taşeronlarının katkıları ile acaba neler olacak?

Biliyor musunuz cezaevinde yatan PKK´lı teröristlerinden ikisi son bir haftada terörist başını bahane ederek hücrelerinde intihar etti. Bu sayıların artması halinde bugün suskun olan sözde insan hakları savunucusu terörizm destekçisi AB ve diğer ülkelerin sözcüleri neler demez?

Doğu ve Güneydoğu´da PKK desteğiyle seçilmiş belediye başkanlarının bir bölümünün, kayyum atanması için soruşturmaya tabi tutulması halinde, birçok il ve ilçede toplumsal gösterilerin yapılmayacağının garantisi var mı? Dileyen bu noktada 6-7 Ekim olaylarına bir daha baksın, ne demek istediğimi anlarsınız.

Tekrar başa dönelim.

Piyasalar sıkıntılı mı? Evet... Enflasyon, işsizlik vs rahatsız edici mi? Evet... AK?Partililer gibi, ?17 sene önce bu göstergeler şöyleydi´ diyecek değilim; ancak, nasıl anlarsınız bilmiyorum; ama hoşgörünüzle şunları söylemek istiyorum. Katılmayanların karşı görüşlerini de saygı ile karşılarım.

Son 3.5 yılda 4 seçim, bir referandum ve hepsinden çok daha kötü bir darbe girişimine maruz kalan ülkemiz, ekonomik, siyasi, sosyal, askeri, coğrafi göstergeler itibariyle yeni bir seçimi kaldırır mı?

Bu sorunun cevabı önemli.

Bir başka soru daha... Sıkıntıları birer cümleyle ve genel hatları ile yukarda yazdım. Önünde en az 4 yıl süreyle seçim olmayan bir hükümet-iktidar, acaba başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere,  piyasaların beklediği güven ve istikrarı sağlayacak adımları daha sağlam ve süratli atmaz mı?

Belki seçimden sonra kısmi bir??acı reçeteyle´ karşı karşıya kalabiliriz; ama bir süre sonra düzlüğe çıkmamız muhtemel; hatta muhakkak...

Keşke bu seçim, muhtar, belediye - il genel meclisi ve belediye başkanı seçimi olsaydı... Ok maalesef yaydan çıktı. Vatandaş yerelde kimi seviyorsa, kimi istiyorsa, kime şehrül eminliğe layık görüyorsa; onu seçsin; hiç mahsuru yok... Ama, gelinen noktada bu iş yerel seçim değil bir hesaplaşmaya dönüştü.

Her şeye rağmen milletin sağduyusuna, ferasetine güvenip, iradesini baş tacı edeceğiz. Demokrasi de zaten bu demek değil mi?.