VELİ ALTINKAYA


BİNBOĞA´NIN YAYLALARINDAN KAYSERİ´NİN BAĞLARINA

Gündem - Veli Altınkaya


Kayseri´nin bağ kültürünü anlatmak bana düşmez. Bunca ?yilli´ bağcı, eli kalem tutan üstad dururken, ben Kayseri´nin bağ kültürü üzerine ahkam kesecek olursam en azından ?ayıp´ ederim. Biz de arefe gününden itibaren ?Karacaören´ bağlarına göçtük. Eşşek Meydanı´nın biraz üstü... Bağcı olduk, ama bayramda gittiğim köyde karları erimeye yüz tutmuş?Binboğa´ya bakınca çocukluk yılarımın yayla özlemi depreşti. O yayla özlemini,  3 Mart 2016 tarihli ?Yayla´ başlıklı yazımda şöyle anlatmışım:

Ayağımızda, ?Kardeşler´ marka lastik ayakkabı, bacağımızda pijama ile bildiğimiz pamuklu-keten pantolon arası bir şey olurdu. Üstümüzde de kazak-süveter vari bir giyecek. Bu hem günlük giyeceğimiz, hem de gece kostümümüzdü(!)...

Atalarımız, ?Kursak kavurgasını ister? demiş. Her insan çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği yeri asla unutmaz. Yoklukla, yoksullukla, çileyle veya güle-oynaya büyümüş olsa da fark etmez.

Biz de yaylaya göçerdik. Mayıs ayının ikinci yarısı bizim için en heyecanlı günlerdi. Büyüklerimiz belediyede toplanır ve kimin hangi yaylaya göçeceğini kararlaştırırdı. İtilaf çıkarsa kura çekilirdi.

Yaylaya çıkmanın temel iki mantığı vardı. Birincisi ova daha sıcak olur ve hayvanların bir hastalığa düçar olması engellenirdi. İkincisi ve daha önemlisi de, ovada ekinler (hububat) boy vermeye başladığı için, çobanlar her biri binleri bulan onlarca koyun sürüsünü otlatmakta zorlanırlardı. Bunun için güneşin daha çok hissedildiği ovadan,  soğukluğu nedeniyle suyunu dahi içmekte zorlandığınız, hemen her türlü bitki örtüsüne sahip otlakları, hayvanlarla buluşturmak, daha doğru olandı. Yayla vesilesi ile kışlık odun ihtiyacı da karşılanırdı.

Sarız, Yalak (Yeşilkent)  ahalisinin yaylaya göçenleri daha çok hayvancılık yapanlardı. Hayvanlar Mayıs-Ağustos arası Binboğa ve Işık?Dağı´nın gürbüz otlaklarında beslenir, büyükannelerimiz (biz onlara ebe derdik) annelerimiz, peynir, yoğurt ve tereyağı yaparken, dede ve babalarımız ise daha çok, köyde kalırlardı. Zira köyde tarım hasadı başlardı...

Ardıçlı, Körkuyu, Erikli, Kar, Karlıdere, Gabalı, Ağpınar, Gavurmaoğluk, Yanoluk bir çırpıda hatırlayabildiğim yayla isimleri. Her bir yaylada bin civarında küçükbaş hayvan ve her bir çadıra ait beş-on arası büyükbaş hayvan olurdu. Hemen her yaylada ortalama 10-20 arasında çadır kurulur, özellikle ayın bir güneş gibi aydınlattığı akşamları çadırların ortasında değme oyunlar oynanırdı.

Daha birbirinden 5-6 saat önce ayrılmış, kuzuyla, koyunun buluşmasındaki seremoni de, ?analık ve evlatlık adına´ ibret almak isteyen herkes için bir ders vardı...

Kuşlar başta,  birçok hayvan türü Binboğa yaylalarının unutulmazlarından biriydi. Hele hele bitki örtüsü... Yaylada yediğim mantarların lezzetini bir daha hiç tatmadım. Ya kekliklerin ötüşü, kekiklerin kokusu. Hani Avşar´a ?Neredensin? demişler de ?Keklik öten, kekik biten diyardanım? demiş ya...

Tam da öyle... Kekikler, sümbüller, hatta dağ çaylarının kokusunu her teneffüs ettiğinizde ciğerinizde hissederdiniz. Dadaloğlu, Binboğa´nın ağaçları için ?Gamalaklı, kozalaklı koca ardıçlar? diyor... O ardıçların gölgesi, dallarını tuttuğunuzda hissettiğiniz kokusu, hatta reçinesini nasıl unuturum.

Yaylanın sütünü, yoğurduğunu, tereyağını anlatmaya gerek var mı? O tereyağı ile yapılmış bulgur pilavının lezzetini, ?manak´ yapılmış yufka ile pilavın temasını düşünebiliyor musunuz?

Bütün bu lezzetlere rağmen, çocukluk bu ya, yaylaya ayda bir eşek sırtında gelen  ?çerçi?yi beklerdik... O çerçiden bisküvi, cevizli şeker sucuğu alabilmekti tek amacımız...

Yaylaya göçüş bu işin en heyecanlı tarafıydı. Bizim yaylalara motorlu araç çıkmaz. Eşyalarınızı mecburen eşek-at sırtında taşıyacaksınız. Koyun sürüleri çobanları ile akşamdan yola çıkar, bizlerde büyüklerimizin refaketinde, kimimiz eşek sırtında, kimimiz yürüyerek, daha küçüklerimiz beşik içerisinde hayvanın sırtına bağlı ya da heybenin içinde (bazen da yeni doğmuş bir yavru kuzu ile yan yana) sabah namazıyla yola koyulurduk? Üç-dört saat sürerdi yaylaya ulaşmak.

1984´den sonra terör denen lanet olası canın yüzünden, bizim yaylalara çıkışımız men edildi. Sonra herkes koyunlarını sattı bir bir. Bizden sonraki çocuklar da, yayladan öksüz büyüdü; elektriğin, televizyonun gelmesi ile hepsi adeta ?ekran çocuğu? oldu...

?Benim doğduğum yer çok mu çok güzel / Nasıl anlatsam orayı bilmem ki sana / Bir yanda, gönül hicranlarını bağrına basan yayla / Diğer yanda,  sevdasıyla her biri Mecnun ve Leyla...? diye başlayıp devam eden, bir şiir denemem olmuştu, 40 yıl kadar önce...

Selam olsun yaylanın çocuklarına. Selam olsun dağıma, taşıma, otuma, kuşuma. Selam olsun!.?

 

MIŞ?MİŞ?MUŞ?

00-  AK?Parti´de bayramlaşmanın ?tatava (şerefe)´ günü yapılması şaşırtmış.

00- Bayram ertesi İstanbul´a gidecek olan  Kayserili AK?Partili ve MHP´lilerin aileleri, 10 gün süreyle, ?yarim İstanbul´u mesken mi tuttun´ türküsünü terennüm edecekmiş.

00-Kayseri İstinaf Mahkemesi Başkanlığına, beklendiği gibi Adli Yargı Adalet?Komisyonu Başkanı Dursun Büyükbaş atanmış.

00- Ceha Mobilya Çetin?Şen´in ?Emniyetle Engelsiz?Yarınlar Projesi´ kapsamında 125 engelliye akülü-normal tekerlekli sandalye vermesi alkışlanmış.

00- Tarım Müdürlüğü süne ile mücadele için uyarıyormuş.

00- Karpuzan´da bir kaç işletme hariç, diğerleri yakında hijyen operasyonunun maruz kalacakmış.

 

KULİS BULVARI

KAYSERİGAZ´IN SATIŞINA ONAY

Hava kirliliğinin etkili olduğu illerden biri olan şehrimize ilk doğalgaz gelişi ile ilgili temel 2002´nin sonunda atılmıştı. O gün ki şirketin adı HSV idi. Sonra şirketi çoğunluk hissesini Çalık Grubu aldı. Çalık, bir süre sonra hissesinin % 80´ini Alman enerji devi EWE AG´ye sattı. Kayseri Gaz ve Bursagaz´ı uzun süredir bu şirket yönetiyordu. Üç ay kadar önce Alman şirketi Kayseri ve Bursa´daki doğalgaz şirketindeki hisselerini satma kararı alınca Azerbaycan´ın devlet?petrol şirketi SOCAR?ile temasa geçti; pazarlık bitti. Ama, satışın resmen gerçekleşmesi için, Rekabet Kurulu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim?Kurumu gibi kuruluşların onayı gerekiyordu. Bu onay bayramdan önce çıktı. 17?Haziran itibariyle Bursagaz ve Kayserigaz´ın % 80 hissesi kardeş ülke şirketi SOCAR ´a ait olacak. SOCAR´ın Kayseri´de güzel yatırımlara imza atmasını dilerim.