ASIM CENGİZ GÜR


BİLGE KIRAL -1

BİLGE KIRAL -1


Bosna-Hersek`in Bosanski Samac şehrinde 1925 yılında doğdu. Gençliği faşist ve çetnik ideolojiyle, ardından komünizmle mücadeleyle geçti. Bu sebeple 3 yıl hapsedildi. 1970’lerde “İslam Manifestosu” adlı bildirisi üzerine, bölücülük ve İslam Devleti Kurma suçlaması ile 14 yıla mahkum edildi. 5 yıl hapis yattıktan sonra 1988’de çıkarılan bir kanundan istifade ile serbest bırakıldı.

Merhum Aliya İzzetbegoviç`le birlikte 1983 yılındaki Saraybosna davasında yargılanan 12 sanıktan biri olan, “Bilge Kral" ile birlikte 5 yıl hapis yatan eski Bosna-Hersek Federasyonu Savunma Bakanı Hasan Çengiç, 1983 yılındaki meşhur Saraybosna davasının, “İslam Manfifestosu” nedeniyle açıldığını, merhum İzzetbegoviç`in bu davada ``örgüt lideri`` suçlamasıyla, kendilerinin de ``örgüt üyesi`` olarak yargılandığını belirterek şöyle anlatıyor:

“Bizler `İslam Manifestosu`nu o tarihe kadar bir bütün olarak okumamış ve görmemiştik. Mahkemede hakim, bizim suçlandığımız bu metnin okunmasını talep etti. Aslında hepimiz sevindik, çünkü ilk kez bu bildirgeyi dinleme fırsatı elde edecektik. Bildirgede komünist rejimi yerden yere vuran ciddi eleştiriler de bulunuyordu. Salonda herkes susmuş bunu dinliyordu, bu metni okuyan hakim ise bir taraftan salonun sıcaklığından, diğer taraftan ağır ithamları okumasından dolayı sürekli terliyor ve bu terini silmek zorunda kalıyordu. Nitekim bu dava bize pahalıya mal olmuştu, merhum Aliya`ya 14 yıl, bize de 12 yıl hapis cezası verildi.”

Boşnaklar’ı kendi ülkelerinde parya olmadığı bilincine kavuşturmak ve onları kendi öz vatanlarında aşağılık duyguları ile hareket etmekten kurtarmak; ülkede yaşayan diğer etnik gruplarla birlikte, bir arada yaşamanın mümkün olduğunu kanıtlamak için 1990`da Demokratik Eylem Partisi’ni kurdu ve halkının inandığı, güvendiği bir lider olarak canından çok sevdiği ülkesinin bağımsızlığı için mücadele verdi.

Kendisini şöyle tanımlıyordu:

“Dinî açıdan Doğu’lu, eğitim bakımından Batılı’yız. Kalben bir dünyaya, aklen diğerine ait bulunuyoruz... Bana gelince. Ben Avrupalı Müslümanım. Tek dinli, tek kültürlü Avrupa isteyenler Sırp ve Hırvatları kışkırtıp bizi bu topraklardan ya kovmak yada kendilerine mahkum etmek istiyorlar. Her şeye kadir olan Allah’a and olsun ki köle olmayacağız”

Zorlu bir savaşın ardından bağımsız bir Bosna Hersek`i halkına hediye etti.

Bosna-Hersek`in özerkliği ve bağımsızlığını Avrupa Birliği 6 Nisan 1992`da, ABD ise 7 Nisan 1992`de Bosna-Hersek`in bağımsızlığını tanıdı.

O günlerde, Bosnalı Sırpların siyasi lideri ve halen Lahey`deki uluslararası savaş suçları mahkemesinde yargılanan Radovan Karaciç ile Lahey`de yargılanırken 2006 yılında ölen Slobodan Miloşeviç, Bosna-Hersek`e karşı savaş başlattı. Hızla gelişen savaş sürecinde, Bosna-Hersek Başkanlığı, Bosna-Hersek Cumhuriyeti ordusunu ve savaş hükümetini kurma kararı aldı. Kısa sürede organize olan Boşnaklar, merhum Aliya İzzetbegoviç`in etrafında kenetlerek, onunla birlikte bağımsızlığın ağır bedelini ödemeye başladı. Bugün Suriye`de yaşananların bir benzeri 1990`lı yıllarda Bosna`da yaşanıken, dünya Avrupa`nın ortasındaki katliamları görmezden geliyordu.

Evler, camiler, tarihi eserler yıkılırken, insanlar toplama kamplarında işkenceye tabi tutulurken, kadınlar sistematik tecavüzlere uğrarken, o acı yıllarda Devlet Başkanlığı görevini yürüten Aliya İzzetbegoviç, başkalarının ibadet yerlerine, sivillere, kadınlara asla dokunulmaması yönünde birliklerine emir veriyordu. Birleşmiş Milletler`in koruması altındaki Srebrenita`da soykırım işlenirken Aliya İzzetbegoviç, direncini kaybetmiyor, halkına sabır ve direnmekten başka bir şeyin sözünü dünyanın ilgisizliğinden dolayı veremiyordu.

Avrupa`nın en büyük 4`üncü silahlı gücüne sahip Yugoslav ordusunun 3 yıl boyunca dize getiremediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlaması üzerine endişeye kapılan Avrupa ve Amerika’nın bakısıyla 1 Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile Bosna Hersek`in sınırlarını korumayı başardı. Halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya İzzetbegoviç, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.

Sağlık durumundan dolayı, Ekim 2000`de, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı görevinden çekilen Aliya İzzetbegoviç, 19 Ekim 2003`te saat 14.25`te hayata gözlerini yummuştu. Merhum Aliya İzzetbegoviç, ömrünün son dönemlerinde kendisi için büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenmesi üzerine, devlet yetkililerini bu projelerinden vazgeçirterek, kendisinin şehitler arasında sade bir mezarda yatmak istediğini iletti. Bunun üzerine İzzetbegoviç, Kovaçi Mezarlığında kendisi için hazırlanan mezara defnedildi. Üstü "yıldız" görünümünde kubbe, çevresi ise "hilal" görünümünde süs havuzuyla çevrelenen mezarına her gün yüzlerce insan gelerek, merhum İzzetbegoviç ve oradaki şehitler için dua ediyor. Mezarının hemen karşısında ise Aliya İzzetbegoviç`in adının verildiği müze bulunuyor. Müzede, İzzetbegoviç`in özel eşyası, kitapları, fotoğrafları teşhir ediliyor

Vefatından sadece 20 gün önce, hastaneden telefon aracılığıyla Bosna Hersek`in ünlü gazetecisi Senad Hacifeyzoviç`in sunduğu “Centralni Dnevnik” programına bağlanan İzzetbegoviç, buradaki konuşmasıyla tüm Boşnak ulusunu hüzünlendirmişti. İzzetbeogiç, Hacifeyzoviç`e yeniden bir araya gelme konusunda şüpheleri olduğunu, ancak bunun artık hiçbir öneminin olmadığını söylemişti. Halkına son mesajlarını gönderen İzzetbegoviç, “Sırplar Sırp, Boşnaklar Boşnak, Hırvatlar ise Hırvat olsunlar. Ancak her üçü de daha fazla Bosnalı olsunlar. Önemli olan, Bosna`nın hayatta kalmış olmasıdır” ifadelerini kullanmıştı.

"Doğu Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "İslami Yeniden Doğuşun Sorunları", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" gibi eserler bırakan Aliya İzzetbegoviç’in eserlerinden derlenen önemli sözlerinin bir kısmını yarınki notlarımızda aktaracağız, inşaallah.

Yüce Allah (c.c.) yolunda mücadele ve mücahededen kaçınmama şuurunu bizlere ihsan eylesin.