ASIM CENGİZ GÜR


BALIKÇININ HİKAYESİ :

BALIKÇININ HİKAYESİ :


Kıymetli okuyucularımız! Bugünkü köşemizi Muhyiddin-i İbn-i Arabi hazretlerinin Futuhat-ı Mekkiye isimli kitabında naklettiği ve yaşadığı bir olaya alacağız. “Kıssa’dan hisse” niyeti ile:

“Mekke için yola çıkacak olan İbn-i Arabi’ye; geçeceği bir ülkedeki bir adamdan bahsettiler. Adam kumsalda bir ot/çamur kulübede yaşayan bir balıkçıydı ve günde üç balıktan fazla yakalamazdı. Yakaladığı bu balıkların gövdelerini fakir ve açlara dağıttıktan sonra, kendisi kafalarını kaynatır yerdi. Yıllardır her gün bunu böyle yapıyordu. Kendisini dünyadan tamamen soyutlamış bir kişiydi.

Seyahat esnasında İbn-i Arabi, bu adamı ziyaret etti ve yanında bir müddet kaldı. Dedikleri gibiydi ve çokça ibadet ediyordu. Ayrılma vakti geldiğinde balıkçı İbn-i Arabi’ye:

“Nereye gidiyorsun?” ve “Felanca yerden geçecek misin?” diye sordu. İbn-i Arabi başını sallayarak onu tasdik etti. Bunun üzerine balıkçı:

“Benim şeyhim oradadır. Onu lütfen ziyaret edip benim için kendisinden tavsiyede bulunmasını ister misin, çünkü bunca yıldır gördüğün şekilde mütevazi bir şekilde yaşayıp ibadet ve dua etmeme rağmen manevi hayatında her hangi bir ilerleme gösteremedim. Lütfen ondan benim için tavsiyede bulunmasını isteyin” dedi. İbn-i Arabî, ona bunu yapacağına dair söz verdi ve söylediği yere vardığında şehirdeki insanlara bu şeyhin nerde yaşadığını sordu. Onlar da:     

"Şu tepenin üzerindeki koca sarayı görüyor musun?” dediler, “Şeyh işte o sarayda yaşar”.

İbn-i Arabi, gösterilen tepedeki güzel saraya gitti, kapısını çaldı. Onu içeri aldılar ve güzel karşıladılar. Onu büyük, lüks bir bekleme odasına getirdiler, yemesi için yiyecek verdiler ve rahat olmasını sağladılar. Ancak, görmek istediği şeyh kralı ziyaret etmeye gittiği için sarayda yoktu.

Aslında tasavvuf erbabı (sûfiler) kralları ya da yüksek pozisyondaki yönetici insanları ziyaret etmezler. Bunu sakıncalı görürler. Çünkü onları ziyaret ve onlarla birlikte olmak: Allah ile aralarına ek bir perde, dünyaya ise ek bir bağlantı olacağına inanırlar.

İbn-i Arabî, bu lüks odada şeyhi beklerken, pencereden dışarıya baktı ve bir alayın yaklaştığını gördü. Şeyh güzel bir Arap atının üstünde idi. Büyük bir sarık, elmas yüzükler, kürk bir kaban giyiyordu ve bütün bir alay muhafız askerleri de yanında kendisine eşlik ediyordu. Şeyh büyük bir sükse ile saraya geldi.

Şeyh aslında çok iyi bir insandı. İbn-i Arabi’yi sıcak bir şekilde selamladı ve oturarak konuşmaya başladılar. Konuşmanın bir anında, İbn-i Arabî :      

“Sizin felan yerde bir müridiniz var” dedi. Şeyh:     

“Evet biliyorum” diye cevapladı.

İbn-i Arabi:

"O sizden manevi dünyası için tavsiyede bulunmanızı istedi” dedi.      

Şeyh :     

”Bu dünyaya çok bağlı olduğu sürece, herhangi bir manevi gelişmesi olmayacaktır” dedi.

Bu söz  İbn-i Arabî’ye çok şaşırtıcı geldi. Çünkü balıkçı, fakirdi. Buna rağmen tuttuğu balıkların en iyi kısımlarını dağıtıyor, ibadet ve duadan da geri kalmıyordu.

İbn-i Arabi geri dönerken balıkçıya uğradı. Balıkçı onu görünce merakla sordu:

”Şeyhimi gördün mü?”.  

İbn Arabî:        

“Evet, şeyhini gördüm” diye cevap verdi.

Balıkçı : “Ne dedi “ diye sordu.

İbn Arabî biraz sıkılarak :

“Şeyhin biliyorsun ki büyük lüks bir yerde yaşıyor” dedi.

Balıkçı:

”Evet biliyorum. Ama O, benim için ne dedi?” diye tekrar sordu.

İbn-i Arabi, balıkçıya:

”Bu dünyaya çok bağlı olduğun müddetçe, asla bir yere gelemeyeceğini söyledi” dedi.

Balıkçı ağladı, ağladı ve ağlamaya devam ederken:

”Haklı” dedi.

"Her gün, bu üç balığın vücutlarını insanlara verdiğim zaman, kalbim de onlarla beraber gidiyor. Her gün, keşke sadece kafaları yerine bütün bir balık yeseydim derim.”

“Oysa şeyhim büyük bir lüks içinde yaşar, fakat o dünyaya ve nimetlerine itibar etmez. Şeyhim onlara sahip olmuş yahut olmamış onun için hiç önemli değildir kendisine hiç dokunmaz bile” dedi.

Hazreti Ali (k.v.) efendimiz: “Dünya, seni Allah’tan alıkoyan her şeydir” buyurmuş. Eğer, balığa ve verdiğine karşı özlem ise o balık dünyandır. Eğer oturduğun saray ve sahip olduğun servet seni Allah’tan alıkoymuyor ise sen fakirsin!

Yüce Allah (c.c.), kendisinden alıkoyan her şeyden uzak durma iradesini hepimize nasib ve müyesser eylesin.