ASIM CENGİZ GÜR


AZABIN BİR SEBEBİ

AZABIN BİR SEBEBİ


(Allah ondan razı olsun) Cerîr’in sevgili peygamber efendimizden naklettiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Herhangi bir kavim içinde kötülükler, günahlar işleniyor, isyanlar oluyor da, diğer insanlar çok olmalarına rağmen bunu engellemiyorlar ise, muhakkak ki Allah-u Teâla azabını hepsine birden gönderir” buyuruyorlar, mealen.

İslam dini, beş ana hedefi gerçekleştirmek ister ki, bunlardan birisi de toplumun ıslahıdır. İslam dini, kişilerle, onun maddi ve ruhi varlığı ile, kalbi ile, imanı ile ilgilendiği gibi, yaptığı iş ve amellerle ve toplumla da ilgilenmektedir. Hatta toplumun devamı, selameti için mevcut ve gelecek nesiller ile de ilgilenir. İnsanların malları ve mülkleri ile, zarara uğramaması, elden çıkmaması, telef olmaması ile de ilgilenir. Bu sebeple de islam dini, birtakım emirler verir, yasaklar koyar.

İslam dini, ‘bu benim malımdır’, ‘bu benim bedenimdir’, ‘ben bunları istediğim gibi kullanırım, istersem yakarım, istersem yıkarım, dökerim’ diyemez. Başkalarının malına ve canına zarar veremeyeceği gibi kendi malına ve canına da zarar veremez. Verdiği takdirde o ülkede hakim olan unsurlar devreye girer ve bu hareketleri cezalandırır.

Bu sebeple, insanlar hem şahsen haramlardan, günahlardan kaçınarak bunları işlememeye gayret edecek; hem de toplumda başkalarının da günah işlemesi karşısında dinin kendisinden beklediği tavrı ortaya koyacak. Başkalarının, Allah’ın rızasına aykırı işler yapması durumunda da, onlara o günahı, o yanlış hareketi yaptırmamaya çalışacak. Bu, islam’ın tüm Müslümanlara yüklemiş olduğu yüksek bir vazifedir ki, toplum bununla ayakta kalır. Böyle yapılmaz ise ne olacağını ise sevgili peygamber efendimiz (s.a.v.) ihtaren, ihbaren bildiriyor :

‘Allah-u Teala, azabını tüm topluma gönderir’.

Yüce Allah (c.c.) bizleri bu duruma düşmekten muhafaza eylesin. Yüce Allah’ın emirlerini öğrenmeye; O’nun kitabını okuyama ve anlamaya, göndermiş olduğu elçisinin söz ve hayatını okumaya ve anlamaya gayret edeceğiz ki, Yüce Allah bizlerden nasıl bir kulluk bekliyor; neyi, nasıl yaparsak onun rızasına ve sevgisine kavuşabiliriz bileceğiz.

Bugünkü notlarımızda İslâm`da sadece bir suçu işlemekten dolayı cezânın gelmediğini;  suçu işlemediği halde, suça müsamaha etmekten de, göz yummaktan da, aldırmamaktan, vurdum duymazlıktan da ceza geldiğini izaha çalıştık. Bu çok yüksek bir vasıftır. Dinimizin bizlere yüklediği ödev son derece modern, modernlerin moderni, ilerilerin ilerisi, çağlar üstü güzel bir sistemdir.

O halde nasıl yaşayacağız? Allah-u Teâlâ Hazretleri`nin emirlerini öğreneceğiz. Allah-u Teâlâ Hazretleri`nin emirlerini nerden biliyoruz? Peygamber Efendimiz`e indirmiş olduğu vahiylerin, mesajların toplamı olan Kur`an-ı Kerim`i öğreneceğiz.

Allah`ın emirlerini almış olan Peygamber Efendimiz`in davranışı nedir? En güzel şekilde Allah`ın emirlerini uygulamaktır. Kur`an-ı Kerim`i en iyi anlayan kimdir? Peygamber Efendimiz... Kur`an-ı Kerim`i en iyi anlatan insan kimdir?.. Peygamber Efendimiz... Kur`an-ı Kerim`i en iyi yaşayan insan kimdir?.. Yine Peygamber Efendimiz... Yâni, Allah-u Teâlâ Hazretleri hangi emri indirmişse, ilk uygulayan ve en mükemmel tarzda, en güzel, en tam şekilde uygulayan Peygamber SAS Efendimiz`dir. Kur`an-ı Kerim`in iyi anlaşılması için, Peygamber Efendimiz`in iyi anlaşılması için, Allah`ın mesajının tam anlaşılması, Allah`a en güzel kulluk edilebilmesi için, bizim Kur`an-ı Kerim`i bimemiz gerekiyor, Peygamber Efendimiz`in hadis-i şeriflerini bilmemiz gerekiyor.

Bunlara bakarak İslâm`a yaşamağa çalışacağız. Kâfi mi? Değil; İslâm`ı yaşatmağa da çalışacağız. Bu da iki şekilde oluyor:

Birincisi: İslâm`ı çoluk çocuğumuza öğretmek şeklinde oluyor, hanımımıza beyimize öğretmek şeklinde oluyor, çevremize öğretmek şeklinde oluyor. Bir çok kimse İslâm`ı seviyor, ben müslümanım diyor. Hakîkaten bildiği kadarıyla da uygulamağa çalışıyor. Ramazanda orucunu tutuyor. Kadir gecesini bildiği için kandil simitlerinden, minarelerdeki ışıklardan, kadir gecesini ihyâ etmeğe çalışıyor. İyi niyeti var ama bilgisi yok ve hayatında uygulaması yok... Bunu önce kendi yakınlarımızdan başlayarak herkese öğretmemiz lâzım!.. Tebliğ etmemiz lâzım! Bilmeyene de öğretmemiz lâzım! Hiç kimse, bu dairenin dışında mahrum durmasın.

İkincisi de İslâm`ı yaşamayanların, topluma zarar vermesini engellememiz lâzım! Biz buna nehy-i münker tarzı diyoruz. Emr-i ma`ruf, nehy-i münker... "Şu güzel şeyi yap!" demek, yapılması için de destek vermek, hattâ icabında zorlamak... Meselâ: "Kalk bakayım oğlum! Bu vakitte uyunmaz, abdestini al bakayım, sabah namazını kıl!" demek... Bu bir emr-i ma`ruftur. yâni, çocuk kendi haline kalsa namazı kılmayacak. Onun için, ona bir zorlama yapıyoruz. Hattâ biraz, "İstemiyorum ya, sonra kılarım!" filân dese, "Hayır olmaz! Sabah namazının vakti budur, illâ kılacaksın!" diyoruz.

Yüce Allah, hakkı hak olarak bilip, ona uymayı, yaşantımızı ona uydurmayı; batılı, kötüyü; batıl, kötü olarak bilip onlardan sakınmayı ve toplumun ıslahı, saadet ve selameti için de en yakın çevremizden başlamak üzere toplumun isyankar, günahkar tutum ve davranışlar karşısında uyarıcı ve engelleyici faaliyetlerde bulunmayı hepimize nasib etsin. Böylece hem umumi belaların, cezaların gelmesine vesile olmaz, hem de toplumumuzun, milletimizin, dinimizin payidar olmasında pay sahibi oluruz. Böylece Allah’ın vereceği yüksek nimetlere ereriz.