İDRİS YAVUZ


AVRUPA'NIN TÜRK DÜŞMANLIĞI VE SELAHADDİN EYYUBİ

YAVUZCA - İdris YAVUZ


 

Dünya tarihine örnek bir devlet adamı olarak adını yazdıran Selahaddin Eyyubi, Türk-İslam tarihinde gönüllere taht kurmuştur.

Bu büyük insanı Türk dünyası  onu neden yeterince tanımıyor? 

Ortadoğu’da bulunan Mısır, Yemen, Irak, İran, Hicaz, Fas, Tunus-Cezayir, Suriye ve Filistin’de yaşayan, sözüm ona Müslümanlar, eğer Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi’nin mirasına sahip çıkıp Türkleri arkasından vurmasalardı, bugün düşmanlara yem olmazlardı.

O dönemde Orta Çağ Avrupası’nın  Hıristiyan devletleri Haçlı ordusunu kurmak suretiyle biraraya gelip güç birliği yaparak Suriye, Filistini, İslamın ilk Kıblesi olan Kudüs şehrini, Antakya, Trablusgarp ve Urfa topraklarını işgal etmişlerdi.

Bu dönemde İslam ülkeleri ise sefilleri oynamaktaydı. İşte bu noktada, Müslümanların şerefini koruma işi Türk ordusuna düşmüştür. 

Ünlü Türk komutanı İmadettin Zengin Urfa’yı Haçlılardan kurtarmış Ama esas pürüz Kudüs’teki Haçlı saltanatını yıkıp, burasını yeniden Müslümanların hizmetine sunmaktı. Bu büyük görevi de Selahaddin Eyyubi üstlenmiştir.

Tarih 2 Ekim 1187’yi gösterdiğinde, Cuma namazını  müteakip Kudüs önlerine büyük yığınak yapan Selahaddin ordusu, iki günlük çarpışma neticesi Kudüs krallığına son vermiş, bu kutsal topraklar resmen Türklerin emrine girmiştir.

Tam 91 yıl Hıristiyanların elinde bulunan Kudüs ve civarındaki tüm kale ve şehirler şimdi gerçek sahibine kavuşmanın huzuru içindeydi.  Ne yazık ki Türkiye’de bu değerli Türk büyüğünü kaleme alan çok az kişi vardır.

Selahaddin Eyyubi’nin siyasi ve askeri dehasının yanında ahlaki siyaseti, kültürel hizmetleri olağanüstü güzeldi. Milli şairimiz Mehmet Akif onun için; “Şarkın en şerefli ve sevgili Sultanı” ifadesini kullanmıştır. 

Selahaddin Eyyubi melez bir aileden gelmesine rağmen Türk devletine karşı sadakat ve hizmet konusunda asla hata yapmamıştır. Onun ailesi, Azerbaycan bölgesinde, beylik unvanına ulaşmış, Türklerle birlikte yaşayarak Türkleşmişlerdir. Kardeşleri Turanşah, Tuğtigin ve Böri öz be öz Türk isimleridir.

Selahaddin’in devleti, katıksız bir Türk devletidir. Memlüklü Türk Devleti  ise  Eyyubi devletinin devamıdır.

Eyyubi devletlerinin bayrakları, sarı üzerine kartal resimli, maddi ve manevi unsurları aynı , sadece devlet başkanları, hanedanları farklıdır. 

Selahaddin Eyyübi hiçbir zaman yeni bir devlet kurmayı düşünmemiştir. Parçalanmış Türkleri biraraya getirip, esaret altında yaşayanları kurtarmıştır.

O, her zaman; “Ben bir Türküm, Türk kültürünü yaymak ve ona katkıda bulunmak görevimdir” demektedir. 

Türk-İslam tarihine göz attığımızda Şah İsmail saf kan Türk olduğu halde İranlılar onu “Milli kahraman” olarak anmaktadır.

Bulgar ve Macarların Türk ırkından geldiğini bilmeyen yoktur. Ama Türk'lere  en çok  zarar verenler de onlardır. 

Osmanlı devletinde bulunan ve sayısız eserlerine imza atan Mimar Sinan ve Sokullu Mehmet Paşa aslen Türk değildir  ama birçok insandan daha çok Türklüğe hizmet etmişler.. 

İşte bunlardan biri de Selahaddin Eyyubidir. Onun Türk kültürüne yaptıkları asla inkar edilemez. 

Sultan Alpaslan Türklere Anadolu’nun kapısını açmıştır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u alıp, yeni bir çağın önderliğini yapmıştır. 

Selahaddin Eyyübi bütün dünyanın hayranlığını kazandıracak Kudüs’ü ve Mısır’ı Haçlıların elinden alıp Türk bayrağını burçlara dikmiş  Avrupa’yı dize getirmiş, Haçlıların korkulu rüyası olmuştur. 

Onun döneminde Türk sınırları Fas, Tunus, Cezayir, İran, Irak, Hicaz, Hemedan, Yemen, Malatya, Malazgirt, Doğu Anadolu ve Güney Anadolu’nun tamamı, Suriye, Gaziantep, Libya, Lübnan, Filistin, Ürdün, Kuzey Sudan toprakları onun emrine girmiştir. 

Bu dönemde baharat ticareti, İpek Yolu, önemli limanlar Türklerin kontrolündedir.

Emeviler ve Abbasiler zamanında Türkler buralarda yurt edinmişler ve sonrası Sultan Selahaddin’in ordusuna katılmışlar. Sultan Alpaslan’ın Malazgirt Savaşındaki, başarısında buradaki yaşayan Türklerin payı büyüktür.

Avrupalı devletler siyasi, ekonomik birliktelik içinde Türk düşmanlığı yapmak suretiyle asla Haçlı zihniyetlerini gündemden düşürmemişler. Peki şimdi dünden bugüne ne değişti?

Selahaddin Eyyubi dağılan Türkleri kadrosuna aldıktan sonra Devletin maliyesini, teşkilatını kontrol altına almış ve Türk yöneticilerinin eline teslim etmiştir. 

Ülkede ziraatçılık, ticaret, imalat, sanayii, hayvancılık hızla gelişmiş, baharat ve İpek yolu, önemli limanlar şimdi Selahaddin Eyyubi’nin emrine girmiştir. 

Bu dönemde sosyal yardımlaşma kurumları açısından insanlar adeta altın çağını yaşamıştır.

Büyük şehirlerin çoğunda vatandaşa parasız  hizmet veren hastaneler, düşkünler yurdu, yetim evleri, öğrenci yurtları ve imarethaneler vardı. İlme ve kültüre en çok ağırlık veren medreseler dünya çapında bilim adamlarını yetiştirmiştir.

Önceleri ordu komutanı, sonrada vezir olan Selahaddin Eyyübi zeki, gözünü budaktan esirgemeyen mert, merhametli ve adil bir devlet adamıdır. Mekanı cennet olsun..