ASIM CENGİZ GÜR


ASR´A YEMİN


Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´in en kısa sürelerinden birisi olmasına ragmen, en uzun tefsirler yapılan bir suredir ?Asr Sûresi´. Sahabe-I kiram efendilerimiz bu süreyi okumadan once birbirlerinden ayrılmazlarmış. İmam Şafi hazretlerinden bu sure ile ilgili olarak şöyle bir söz nakledilmektedir: ?Kur´an´da başka hiçbir sure nâzil olmasaydı, şu kısacık sure bile insanarın dünya ve âhiret saadetini temine yeterdi. Ancak, ansanların çoğu, bu sureyi düşünme hususunda gaflettedirler?. Asr Sûresinde malen :
?Asr´a (süregelen/giden zamana- Saadet Asrına ? İkindi namazına) yemin olsun ki, muhakkak/şüphesiz insan, kesin bir ziyan içindedir. Ancak, iman edip salih (sevaplı-yararlı) amel (ve hareket)lerde bulunanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler hariçtir (onlar ziyandan kurtulmuşlardır)? buyuruluyor.
Sûre, ?zaman´a yemin ile başlamaktadır. Müfessirler bundan kastın, Hz. Adem aleyhisselam´dan kıyamete kadar olan zamanı, özellikle ikindi vakti, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in peygamberlik vazifesini ifa eylediği Saadet çağı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in peygamberlik vazifesinin (kıyamete kadar ki) süresi olduğunu söylemişlerdir.
Yüce Rabbimiz ?asr´a yemin ederek, insan kesin bir ziyan içindedir buyuruyor. Orjinal metinde ?hüsran? olarak geçen bu kelimeyi ziyan olarak meallendirdik. Hüsran, kazanabilecek halde iken zarara uğramak, sermayesini kaybetmek ve sonunda iflas ederek mahrumiyete düşmek manasınadır. Zaman geçip gitmektedir ve insan ömrünü tüketmektedir. Bir büyük zat dostları ile sohbet ederken, sokaktan geçen bir buz/kar satıcısının ?Sermayesi eriyerek tükenen bu adama yardım edin? diye bağırdığını duyunca bayılır. Ayıldığında ?bizim de ömür sermayemizde tükeniyor? buyurduğunu naklediyorlar. Evet ömür sermayelerimiz her an biraz daha tükeniyor, zaman akıp gidiyor. Bize tahsis edilmiş ömrü/zamanı yaradılış gayemize uygun olarak geçirebilmemiz, bu hayatı sürerken Yüce Allah´ın ve Elçisi´nin bize bildirdikleri ile amel edebilmemiz gerektiğinin şuurunda olmamız gerekmektedir. Aksi taktirde, hedefimiz sadece ve ancak dünya olduğu taktirde, asıl yurdumuza ve saadete ulaşmak için yapmamız gerekenleri yapmadığımız zaman hüsran/ziyan içinde olur insan. Ancak Yüce Rabbimiz bu duruma düşmemenin yollarını da bize bildirmekte ve sanki ?tedbirinizi buna göre alın da hüsrana/ziyana uğramayın? demektedir. Notlarımızın başında aktarmış olduğumuz mealde görülen bu hususları rahmetli Mehmet Akif Ersoy Safahat´ında ne güzel dizeleştirmiş:
?Hâlık´ın nâ-mütenâhi adı var, en başı: ?Hak´, Ne büyük şey kul için hakkın elinden tutmak!
Hani, Ashâb-I Kirâm, ayrılalım derlerken, Mutlaka ?Sûre-I ve´lAsr?I okurmuş, bu neden?
Çünkü meknûn o büyük surede asâr-I felâh; Başta iman-I hakîki geliyor, sonra salâh,
Sonra hak, sonra sebat. İşte kuzum insanlık; Dördü birleşti mi, yoktur sana hüsrân artık?
Evet, insanı hüsrandan/ziyandan koruyacak; onu kârlı kılacak hususların başında ?iman etmek´ sayılıyor. İman, Yüce Allah´ın göndermiş olduğu elçisi ve (indirmiş olduğu) kitabına herhangi bir şeyi istisna tutmadan, tamamına inanmak, Allah´a tam bir samimiyet ile ibadet etmek ve itaat etmektir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in görevini açıklaması ile birlikte artık iman, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in Allah´tan getirip, tebliğ ettiği, açıkladığı şeylerin tamamının doğru olduğunu kabul ve itiraf etmek ve buna uygun bir hayat sürmek için azami gayreti göstermektir denilmiştir. İman özellikle önemlidir, çünkü hayat boyunca yapılacak her türlü amel/iş ve hareketlerin değer kazanabilmesi ancak onu işleyenin imanlı olmasına bağlı kılınmıştır. Aksini düşünmek, yani iman etmeksizin yapılanların insanları ebedi saadete götürebileceğini düşünmek mümkün değildir. Aziz Kitabımız Kur´an-I Kerim´de: ?Rablerini inkâr edenlerin/küfre sapanların durumu şudur: Onların yaptıkları (iyi) işler, tıpkı fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir kül (yığının)a benzer. (Onların) kazandıklarından hiçbir şey, ellerine geçmez. İşte, (haktan) uzak olan sapıklık budur? buyurulmaktadır. Yine de, iman etmeyenlerin yapacakları iyi işlerin, onların hidayetlerine vesile olması umulur.
Sûrede insanı hüsrandan kurtaracak ikinci husus ?Sâlih amel işlemek?tir. İman etmekle yetinmeyenler, güncel tabirle imanlarını sözde bırakmayanlar, dünyaya niçin gönderildiğinin ve Allah´ın elçüisinin dolayısıyla Yüce Allah´ın kendisinden ne istediğinin farkında olan ve bu emirleri yerine getirebilme azim ve kararlılığını koruyanlar hüsrana/ziyana uğramayacaklardır deniliyor. Salih amel, akl-I selim ile düşünerek, insan fıtratı ve tabiatının reddetmediği, insanın kendi nefsine, ailesine, milletine ve tüm insanlara, hangi sınıftan olursa olsun her insanın menfeatine olan şeylerle bağdaşan ve Allah ve Rasulünün men etmediği, kerih/kötü görmediği şeylerdir.
Sonra, ?Birbirlerine hakkı tavsiye etmek? bir diğer istisna husus olarak belirtilmektedir. İman eden, sâlih amel işleyen insan diğer insanlara riyâkârlık yapmaz, başkalarına zarar vermez, insanlarla ilişkilerini kesmezler. Hep hakka dâvet eder, iyiliği emir, kötülükten nehiy vazifesini yerine getirirler. İnsanları hayra çağırır ve dinin nasihat olduğu gerçeğini bir an bile unutmazlar.
Sûrede son olarak ?Birbirlerine sabrı tavsiye etmek? belirtiliyor. İman etmek, hele imanının gereğini yerine getirmek, sâlih ameller işlemek, hakkı tavsiye etmek bir takım zorlukları da beraberinde getirir. Bunun için zamanın belalarına, nefislerin yönelişlerine, hayır yapmak, hak yolda gitmek için karşılaşılacak eziyetlere, zorluklara katlanmak gerekecektir. Allah´a karşı olan kulluk/ibadet borçlarını layık-ı veçhile yerine getirmek gerekecektir. Bunlar ancak sabırla mümkündür. Sabır, nefsin iyi bir iş yapmak veya fenalıklardan kaçınmak için acıya, güçlüklere göğüs gerebilme kuvvetidir. Sabır, ya elem ve kederlere, acı ve üzüntülere karşı gösterilen tahammül cinsinden olur; veya dünyalık lezzetlere ve şehvetlere karşı direnme cinsinden olur. Bütün bunlar birer iyilik ve hayırdır.
Yüce Allah (c.c.) gerçek iman sahibi MÜ´MİN, Hayırlı/iyi iş ve amellerde bulunan SÂLİH, birbirine hakk´ı ve sabr´ı tavsiye ve telkin eden MUSLİH´lerden eylesin. Böylece cennet ve cemaliyle şereflendirsin.
Bir güzel söz:
?Sadece iman edip salih amel işliyorsanız, ?İyi İnsan´sınız demektir. Bunun yanısıra Hakk´ı ve Sabr´ı tavsiye ediyorsanız ?Aktif İyi İnsan´sınız demektir.?