VELİ ALTINKAYA


ARTIK İŞİMİZE BAKALIM (Bir Seçimin Yıldönümü)

Gündem - Veli Altınkaya


Şükür seçimden kurtulduk. Daha önce defalarca yazdım; son 5 yılda 8 kez sandığa gittik.

- Mart 2014 Yerel Seçimler

- Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi

- Haziran 2015 Genel Seçim

- Kasım 2015 Genel Seçim

- Nisan 2017 Anayasa Referandumu

- Haziran 2018 Genel Seçim

- Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi

- Mart 2019 Yerel Seçim

Bu seçimlere bir de dün tamamlanan adeta yerel genel seçim havasında geçen İstanbul seçimini ekleyin...

Sayın bakalım kaç etti?

Bu kadar seçimin arasında bir de tarihimizin en ağır, acı ve alçak darbe girişimiyle karşılaştık.

Bu kadar seçim ve alçak darbe girişimine maruz kalan bir ülke yine iyi ayakta duruyor...

Bakın bugün 24 Haziran...

Bugün birçoğumuz İstanbul Seçimi´nin yansımalarını konuşuyoruz. Konuşalım mahsuru yok; ama hatırlıyor musunuz bundan tam bir yıl önce biz yine sandığa gitmiş, cumhurbaşkanı ile milletvekillerimizi seçmiştik. Yani Genel Seçimler´in ve Cumhurbaşkanı Seçimi´nin üzerinden tam bir yıl geçti.

Allah rızası için bir daha en az 4 yıl, haydi seçim öncesi hazırlıkla birlikte 3.5 yıl diyelim kimse ?seçim´ sözcüğünü ağzına almasın.

Zira yapılacak çok işimiz var. Vatandaşımızın sıkıntısı var. Haklı talepleri var. Etrafımız adeta bir yangın yerine dönmüş. Kim müttefik, kim düşman anlamak zorlaşmış. Böyle bir ortamda İstanbul Seçimi´nin sonuçlarını tartışmayı da bırakalım, 24 Haziran Seçimleri´nin üzerinden geçen bir yılı da...

Hepimiz işimize bakalım.

Cumhurbaşkanımız işine baksın, bakanlarımız, vekillerimiz, bürokratlar, birkaç ay önce seçilen belediye başkanlarımız, sanayicimiz velhasıl hepimiz işimize bakalım...

Daha çok çalışalım. Etrafımızda dönen bunca dolaba, alçaklığa, tuzağa rağmen moralimizi bozmadan, çocuklarımızın geleceği için yarına daha bir güvenle ve samimi olarak sarılalım...

Daha çok üretelim...

Daha mütevazi yaşayalım...

Daha çok tasarruf edelim...

Daha çok yeni yeni pazar arayışına girelim...

Siyasi görüşlerimizi bir köşeye koyup, ülkemiz ve insanımız üzerine yapılan menfi hesaplara karşı  birlikte hareket edelim.

Türk, Kürt, Çerkez, Alevi, Sünni vs. gibi fitne odaklı nesep ve mezhep söylemlerini elimizin tersiyle iterek, bunları bize güya demokrasi gibi ayrılık merkezli dikte ettirmeye çalışan fitne odaklarını milli ve yerli duruşumuzla yerle yeksan edelim.

Dedikoduyu, malayaniyi bırakıp işimize, dolayısıyla aşımıza odaklanalım.

Ve yönetenler...

Asla adaletten ayrılmayalım. ?Bu benim adamım, şu senin´ mantığını beynimizden silelim. Her iş ve eylemde, ?Helal ve haram ölçüsünü´ ilahi ve ahlaki bir kriter olarak beynimize ve bedenimize nakşedelim.

Böyle yaparsak ayrımcılık olmaz.

Böyle yaparsak fitne tohumları asla yeşeremez.

Siyasi saiklerle bizi yönetenlerin başarısızlığını arzularsak, bilelim ki onların başarısızlığı, ülkemizin ve topyekün 82 milyonun mutsuzluğudur. Kişi, kendisinin, değilse komşusunun,meslektaşının mutsuzluğundan mutlu oluyorsa, bilsin ki onun beyninde, akli melekelerinde, ruh ve düşünce dünyasında tedaviye muhtaç arıza var demektir.

Rabbim cümlemizi böyle bir arızadan korusun.

Haydi unutalım İstanbul Seçimleri´ni ve Peygamberler?Peygamberi´ nin kızıl tüylü bir devenin üzerinde 100 bin sahabeye hitabında buyurdukları gibi, ?zamanın devrini yapa yapa başlangıç noktasına yeniden döneceğini´ aklımızdan hiç çıkartmayarak, ?ben neyim, bu hal neyin nesi?´ sorusunu sorup var oluş gayesine uygun davranışlar içerisine girelim.

GAZETECİLİK VE NEFİS

Uzun yazmayacağım...

Bizim işimiz hakkaniyetle yapabilirsek şerefli bir meslek. Hakk´ın ve halkın sesi olmak ne kadar güzel.

Melek ve insan arasındaki en temel fark ne? Fark çok, fakat iki yaratılan arasındaki en temel farklardan biri ?nefis...´

Nefis dediğiniz değer ölçüsü melekte yok. Ama Hz. Peygamber´in ifadesiyle insanı sürekli ?büyük cihad´la karşı karşıya bırakan nefisle mücadelede hepimiz önce çuvaldızı kendimize, sonra iğneyi başkasına batırmalıyız.

Canım gazetecilikle nefsin ne alakası var? demeyin. Bizim işin zorluğunu anlatmaya çalışıyorum ya... Nefis bizim işte çok önemli. Bizim 10 olayın 9´ unda alkışladığımız, ?yaşa, ne güzel işler yapmışsın´ dediğimiz birine (özellikle makam sahiplerine) bir kez dokundurunca ondaki nefsin aklının önüne nasıl geçtiğini görünce, ´gazetecilik ve nefis´ diye bu iki satırlık yazıyı yazayım istedim.

Mış? Miş? Muş?

00- Kayserispor´un kongresi öncesi bugün akşam ?büyüklerimizin´ katıldığı önemli bir toplantı yapılacakmış.

00- Başkan?Büyükkılıç ile MHP?İl?Başkanı Tok cuma günü önemli konular görüşmüş.

00- MHP´li vekil Baki Ersoy ?Gerekirse bir grup arkadaşımla Kayserispor genel kurulunda liste çıkartırız. Bu takım ortada kalmaz´ diyormuş.

00- Vali Günaydın ve Başkan Büyükkılıç Nevşehir´de Kayseri turizmi adına önemli görüşmeler yapmış.

00- Tahir?Nursaçan´ın (onay çıkarsa) savunma sanayi yatırımını yeni kurulan OSB?Vakfı´na ait bir şirket üzerinden yapmayı planladığı konuşuluyormuş.

00-Bakanlıklarda hazırlıkları tamamlanan bürokrat kararnameleri ?onay´ için?Külliye´den gelecek talimatı bekliyormuş.

 

KULİS BULVARI

KAYMAKAM MURAT DURU

Murat Duru, Develi Kaymakamı. Duru, Niğde Ulukışlalı; yani hemşerimiz. Bizden biri. Develi´de dürüst, çalışkan, mütevazi, halkla iç içe bir yönetim anlayışı uyguladı Kaymakam Duru. Milliyetçi, muhafazakar, değişime açık, cumhuriyetin temel değerlerine ve geleneklerine bağlı, yenilikçi bir kaymakam. Gazi Ü. İİBF?Kamu Yönetimi Bölümü´nü bitirmiş. Sonra ?Kentleşme´ alanında master yapmış. Geçtiğimiz hafta da AÜ?Hukuk Fakültesi´nden mezun olmuş. Eşi Elif Hanım, bildiğim kadarı ile vergi denetçisi. O da ilaveten AÜ Medya ve İletişim Bölümü´nü bitirmiş. Duru ailesi, üç cocukları ile tam bir örnek aile. Bir gün ayrıntılı yazarım; Murat Duru´nun 15 Temmuz darbe girişiminin merkez üssü olan?Mürted´in de bulunduğu Kahramankazan Kaymakamlığı esnasında, FETÖ´cü alçaklarla ne mücadeleler yaşadığını dinleseniz, küçük dilinizi yutarsınız. Murat Duru gibi yöneticilere sahip çıkmak, destek olmak lazım.