ASIM CENGİZ GÜR


AREFE ve BAYRAM


İçinde bulunduğumuz Zilhicce ayının onuncu günü Kurban Bayramı´nın başlangıcı ve bir gün öncesi de yani Zilhicce ayının dokuzuncu günü de Arefe´dir. Bu sene 11 Eylül günü arefe ve 12 Eylül günü de bayramın birinci günüdür. Yarın ve bayram günleri gazetemiz yayınlanmadığı için Arefe ve bayram günlerine ilişkin bilgilerimizi bugünden tazeleyelim istedik.
İnsanlara gönderilen İlahi hükümlerin artık tamamlandığını bildiren "Bugün dininizi tamamladım" mealindeki Mâide sûresindeki âyet-i kerime bir Cuma günü Arefe´de nazil olmuştur. Hz. Ömer (r.a.)´ın buna istinaden : "Bu âyet, Arefe günü olan Cuma gününde indi. Allah´a hamd olsun ki, Cuma da, Arefe de bizim için birer bayramdır" dediği rivayet olunur.
Aziz Kitabımız Kur´ân-ı Kerimde şöyle buyurulur: "Arafat´tan (orada vakfeden sonra, seller gibi) boşanıp (Müzdelife´ye) aktığınız zaman Meş´ar-i Haramın yanında Allah´ı zikredin. O size nasıl hidâyet ettiyse siz de Onu öylece anın."
Bu âyette beyan edilen ve önemine işaret buyurulan gün, Arefe günüdür. Ve Allah bugünde zikir ve teşbihin çok arttırılmasını emir buyurmaktadır. Bir başka âyette Allah yine kendisinin zikredilmesini emretmektedir: "Sayılı günlerde Allah´ı anın (telbiye ve tekbir getirin)."
Buradaki "sayılı günler"in Arefe günü sabahından bayramın 4. günü akşama kadarki günler olduğu belirtilmektedir. Bugünlerde yüksek sesle tekbir alınır. Hz. İbrahim´e (a.s.) nisbet edilen bu tekbirlere "teşrik tekbirleri" adı verilir.
Bu âyet gereğince, Arafat günü sabahından bayramın dördüncü günü ikindisine kadar-ikindi dahil- bütün farz namazların peşinden teşrik tekbirlerini okumak vaciptir. Bu, Resulullah Aleyhissalatü Vesselamın sünnetiyle de sabittir. Ashabdan Hz. Cabir (r.a.) şöyle anlatır:
"Resulullah Aleyhissalatü Vesselam Arefe günü sabah namazını kıldırdı. Sonra bize doğru döndü ve ´Allahü ekber´ diyerek tekbir getirmeye başladı. Bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar tekbirlerine devam etti."
Mü´minlerin Kurban Bayramlarında farz namazların arkasından ikişer defa ´Allahü ekber´ ve arkasından ´Lâilâhe illallâhü vallâhü ekber´ şeklinde getirdikleri tekbirler, bu vücubun bir gereğidir.
Arefe günü oruç tutmak hadislerde teşvik edilmiştir. Arefe günü oruç tutmanın sevabı hakkında Peygamber Efendimizden rivayet edilen hadislerin mealleri şöyledir: Ebu Katade anlatıyor:
Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurmuştur: "Arefe gününde tutulan oruç geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına kefaret olur". Bazı alimlerimiz bu hadisi şerife işaretle : ?Arefe günü orucunu tutanın, diğer arefeye kadar ölmeyeceğine ilişkin bir haber vardır, bu hadis-i şerifte? demişlerdir.
Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuş ki:
"Kim Ramazan Bayramı gecesini ve Kurban Bayramı gecesini ihya ederse..." İhyâ etmek, kalkıp namaz kılmak, zikir yapmak, Kur´an okumak sûretiyle sevaplı faaliyetlerle doldurmak, gàfil geçirmemek demek. "Kim bu iki bayramın gecesini ihyâ ederse, kalblerin öldüğü günde, onun gönlü/kalbi ölmez."
Gönüller bazan ölür. İnsan yaşadığı halde, ayakta gezer, yer içer, çalışır, ama kalbi ölür. Yâni mâneviyâtı sıfır, mâneviyâtı zararda, mânevî yönden hasta... O zaman onun bedeninin yaşamasının kıymeti yok, çünkü mâneviyâtı ölmüştür. Allah o durumdan hepimizi korusun...
Bazen Cenâb-ı Hak Teàlâ kullarını sınamak için büyük fitneler, büyük imtihanlar, büyük olaylar takdir buyurur. Mukadderâtın cilvesi olarak, kulların imtihanı olarak o imtihanlarda, fitnelerde, musibetlerde bazı insanlar imtihanı kaybeder. Yâni dünyaya aldanır, harama sapar, eğlenceyi tercih eder, dinini unutur, ahireti için çalışmaz; Allah´tan korkmaz, haramları yer, içer, işler... Sanır ki mutlu, sanıyor ki yaşıyor. Halbuki gönlü ölmüştür, ahireti mahvolmuştur, mâneviyâtı sıfırdır... Allah saklasın!
Bu devirde, kalblerin öldüğü günün çok bariz olduğunu görüyoruz. Hakîkaten bir çoğumuzun kalbi ölmüş durumda... "Elhamdülillâh müslümanım" diyoruz, o da bir derece. Veyahut bazısı artık tamamen öldüğü için, kapkara veyahut kaskatı taşlaştığı için, müslümanım da demiyor. "İslam ne imiş?" diyor, İslâm´ı reddediyor ve müslümanların da İslâm´dan uzaklaştırılması için çalışıyor. Yâni bir de katmerli suç işliyor; hem kendisi dalâlette, hem de başkalarını dalâlete düşürmeğe çalışıyor. Allah´ın razı olduğu yegâne hak dini engellemeğe çalışıyor. İslâm´ı yeryüzünden silmeğe ahdetmiş olan islâm düşmanlarının maşası, aleti, oyuncağı oluyor. Teşkilatlarının, düzenlerinin, fitnelerinin parçası oluyor. İslâm´ın ve müslümanların aleyhine çalışıyor. İşte kalblerin öldüğü gün!..
Bu iki bayram gecesini ihyâ edenlerin kalbi ölmez. Bu ve buna benzer zamanlarda ortaya çıkan şiddetli imtihanlarda, insanların kafalarının karıştığı, maddiyat ve mâneviyâtın tercih noktasına gelindiği, pek çok kimsenin maddiyâtı ve dünyayı tercih ettiği, ama ariflerin ahireti tercih ettiği zamanlarda, tercihini doğru yapar, kalbi ölmez ve sonunda kazanır.
Tabii bu Kurbanın gecesi, gündüzü ve bu bayramın içinde yapılan her şey çok sevaplıdır. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in Kurban ve Kurban Bayramı hakkındaki methedici, müjdeleyici sözlerini hatırlayalım. Onun, bayramların gündüzünde ve gecesinde ibadetlerine daha büyük önem verdiğini ve bu gün ve geceleri tespihlerle, zikirlerle, ibadetlerle de geçirdiğini unutmayalım. Özellikle bayram namazına giderken ve dönerken, ayrıca gündüzlerinde ve gecelerinde ona salavat okumayı, Yüce Allah´ı tesbih etmeyi (Sübhanallah demeyi), bu mübarek gün ve geceleri fırsat bilerek günahlarımızdan Allah´a dönerek tövbe-istiğfar etmeyi de ihmal etmeyelim.
Hudutlarda bekleyen asker ve asayişimizi sağlayan güvenlik kuvvetlerimizle ilgili olarak Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlar: "Kim müslümanların bayramlarından bir bayramı, İslâm aleminin hudutlarından bir hudutta bekçilik yaparken, karşılarsa, o (nöbet tutan mü´min)in kazandığı sevaplar müslümanların yaşadığı bölgedeki bütün kuşların tüyleri sayısında hasenâta sahib olur."
Yüce Allah (c.c.) bizleri, hayırlısı ile bayramlara erişen ve bayramları anlamına uygun idrak edenlerden eylesin. Yüce Allah (c.c.) eşlerimiz ve çocuklarımız, sevdiklerimiz ile birlikte nice bayramları sağlık, sıhhat ve afiyetle geçirmeyi ve en büyük bayram olan ahirette ?Gir Cennetime? hitabına mazhar olmayı hepimize nasib ve müyesser eylesin.