VELİ ALTINKAYA


AĞIT...

Gündem - Veli Altınkaya


Ağıtların bizim halk kültürümüzde ayrı bir yeri vardır. Aklımın yettiği günden bu yana, yanık kalplerin, gözyaşı ile yürekten terennüm ettiği ağıtları duydum.

Sarıkamış´ın yıldönümü geldi. Bugünlerde yurdun dört bir yanında Sarıkamış Şehitleri´ni anma programları yapılıyor. Sarıkamış üzerine Kayseri ve çevresinde de yakılmış (söylenmiş) ağıt o kadar çok ki? Kimine göre 60 bin, kimine göre 90 bin vatan evladı savaşmadan soğukta donarak şehadet şerbetini içti.

Gencecik bedenlerin Allahuekber Dağları´nda maruz kaldığı bu olayda Genelkurmay Arşivi´nde bulunan fotoğraf ve görüntüleri izlediğiniz zaman yüreğiniz cız ediyor.

Sadece Sarıkamış mı?

 Yemen´de, Çanakkale´de, Trablusgarp´ta, topyekün Birinci Cihan Harbi´nde ve nihayet ve Milli Mücadele´de Anadolu´dan şehit vermemiş tek bir hane yoktur.

Bunun için Anadolu´da her ananın yüreği yanıktır. Anadolu´da her evin duvarları acıya şahit, semaları ağıtlarla hemhal olmuştur. Bugün birçoğumuzun türkü ya da şarkı zannettiği, hatta acı ki düğünlerde,  şurada burada çiftetelli oynadığımız sözlerin önemli bir bölümü işte bu ağıtların türküleşmiş, şarkılaşmış halidir.

Özellikle Kayseri ve yöresinde başta Avşarlar olmak üzere, bazı Türkmen boylarına mensup insanlar geleneksel kültürden kaynaklanan birikimle çilelerini, hüzünlerini, acılarını, sevdalarını, özlemlerini, yoksulluklarını ağıt olsun, şiir olsun vs. diye değil, yüreklerinde, ruhlarında hissettikleri için mısralara dökmüşlerdir. Benim köyümde bunun yüzlerce örneği var.

Elbette erkeklerimizin de ağıt yaktığı olmuştur. Ama Anadolu´nun o bilinen ?erkek ağlamaz´ söyleminden olsa gerek, daha çok ağlayan anadır, eştir, bacıdır ve elbette bu ağıtların merkezini de askeri gidip dönmeyen, yahut da ekmek peşinde çalışıp da bir kazaya uğrayan erkek oluşturduğu için ağıtların sahibi genellikle kadınlarımız olmuştur.

Sizi bir Sarıkamış ağıdıyla, Kayseri´nin, Avşar´ın meşhur ağıt yakıcılarından Zala Ana´nın bir ağıdıyla baş başa bırakacağım. Bu noktada 9 Ocak 2017´de ?Ağıt´ başlığı ile yazdığım yazı ile izleri baş başa bırakıyorum:

 ??Pınarbaşılı Kara Zala, Cingözoğlu Seyit´in ve benim yöremin insanının acı üzerine bir çırpıda yüreğinden söylediği nice ağıtlar var. Bu ağıtlar genellikle Osmanlı´nın son deminde gencecik fidanların kaybı üzerinde söylenmiş. Ya 93 Harbi denilen Osmanlı-Rus Savaşı, ya Sarıkamış, ya Yemen, ya 1. Cihan Harbi-Çanakkale veya Milli Mücadele´de kaybedilen canlar için söylenmiş bu ağıtlar...

Size, Adnan Menderes?Kaya´nın farklı kaynaklardan derleyerek aktardığı karışık bir ağıt dizeleri sunuyorum. Bu mısraları acıyı yüreğiniz de hissederek okuyun lütfen.

Mızıkalar çalınıyor

Asker olan gelsin deyi

On yedili asker olmuş

Topluyorlar ölsün deyi...

     Aman Gazim, aman Gazim

     Narman dağlarında kuzum

     Yedi oğlan anasıyım

      Hiç birini görmez gözüm...

Gittikleri yol takırdan

Karavanası bakırdan

Zengin olan bedel verir

Hep ölen böyle fakirden...

     Şu görünen el değil mi

     Bayrağımız al değil mi

     On yedili dedikleri

     Yen(i) açılan gül değil mi...

Adamı olan herg gediyor

On yedili harb ediyor

Her nereye vardıyısam

Kız, gelin çifte gidiyor...

     Aman Allah Dördüncü Ordu

     Daha mı gelmedi yolcu

     On yedili isteniyor

     Bilmem gelin hayledici...

Hasıla yavrum hasıla

Memmetim gitti yesire

Kutnu döşeklerde yatan

Nasıl dayandın hasıra...

     Çantamı sırtıma aldım

     Şu benin önüne yardım

     Alt(ı) oğlum asker deyince

     Orda bir eferim aldım...

Kapımızda binek taşı

Ben oturrum karşı karşı

Ver oğlumu görücüyüm

Elin(i) öperim yüzbaşı...

     Ağzında ışıldar dişi

     Alnında parlardı kaşı

     Ben getirdim, teslim ettim

     Geri bana ver yüzbaşı...

Mızık(a) öter boruyunan

Al sancaklı nuruyunan

Her nereye vardıyısam

Bir gelin var, karıyınan...

     Uyuyanlar hep uyandı

     Kılıçlar kana boyandı

     Yedi düvel baş kaldırdı

     Anca Osmanlı dayandı...

Oğlum talime çıkmış da

Maşallah oğlum maşallah

Onbaşı olmuş diyorlar

Zabit olursun inşallah

     Murat oğlumun iyisi

     Çavuş gölgemin koyusu

     Yusuf´um asker olunca

     Sahal tutmamış dayısı

Potini aldım elime

Bağını çaldım belime

Ben oğlumu asker gördüm

Kurban oluyum ölüme

     Yazılı kilim yazılı

     Aydan gelirdi tazılı

     Sarıkamış´ta harb ediyor

     Ardı ufacık kuzulu

Bahçemizde lale bitmez

Dalında bülbüller ötmez

Ya neyleyim sürmel(i) eşim

Emir sıkı, bedel yatmaz

     Yat da dizimde nazlayım

     Kara kekilin düzleyim

     Sene bir de, yıl on iki ay

     Hangi bir gün yol gözleyim...

Motura gönlüm motura

Topu yükledik gatıra

Sabahaçak yatamıyom

Neler geliyor hatıra...

     Bir gadın asker eyledim

     Gitti Erzurum´dan öte

     Vurmuşlar yiğit eşimi

     Yeşil yalım tüte tüte...

Şarkışla Sarıgamış´tan

Bir haber verin Memiş´den

Ağır indir arabacı

Hastam inemez inişten...

     Garaman´ı sıtma dutmuş

     Mulla üstünü örttümola

     Aslını bildir gardaşım

     Düşman süngü dürtü mola...

Sansarlar bayrak galdırmış

Nerde oynanıyor gumar

Edem buna hayleylesin

Üç yetim de bir Gamer...

     Top başından gürleyerek

     Almış gitmiş yarısını

     Atını içeri çekin

     Edem satsın dorusunu...

Yağan yağmurun altında

Gara çadır varmıydı

Top gürleyip gelirkene

Siper yerin darmıyıdı...

     Gadanı alıyım çavuş

     Nerede ettiniz dövüş

     Daşına gurban olduğum

     Gardaşın yattığı goğuş...

Yüksek hükümet sarayı

Var mı bu işin golayı

Gardaşı asker etmişler

Nerde taburu alayı...

     Redifleri topluyorlar

     Onlarda gaçmak derdinde

     Nuri Memmet´in mezarın

     Uşaklar görmüş Mardin´de...

Gine kavga sesleniyor

On altılı isteniyor

Gidenlerin biri gelmez

Silahları paslanıyor...

     On altılı, on yedili

     Alayından Alim uşak

     Gadanı alırım binbaşı

     Belini yara eylemiş kuşak...